Kitap bölümlerden oluşuyor ve bölümler de birbirinden farklı olarak gidiyor. Yazarın anlatım biçimi mi yoksa çevirmenin mi anlamadım ama cümleler çok düşüktü. Bazı paragraflar vardı ki kitaptan kopup, ne diyor ya bu deyip başa dönme isteği uyandırıyordu. Kitabın çoğu kısmında kimin kim olduğu karışıyor, kim hangi sözü söylemişti anlaşılmıyor. Dizisiyle alakası yok. Diziyi önceden izleyip sonradan kitabı okuyanlar hayal kırıklığına uğrayabilir.
Sanırım Mösyö Leblanc, Sör Doyle fantezisini antikarakter sunarak aşmaya çalışmış. Sherlockseverler için biraz yavan kalabilir fakat bu durum, hikayelerin başarısız olduğu anlamına tabii ki gelmez. Çok fazla soru işaretli cümle kurularak gizem yaratılmaya ve "Hey Sherlock, Lüpen olarak karşındayım ve komplike denen şeyin asıl virtüözü benim." denmeye çalışılmış gibi. Güzel kurguların olduğunu söyleyebilirim gene de kitap kendini okutuyor. Belki de ben ketumumdur Sherlockçu ekolü savunduğum için.
Sherlock holmes sanıp almıştım. Anlatımı ,olayların ilginçliği kitabı bir solukta bitirtmeme sebep oldu.
Bayaaa iyi bir eser.
Macarca aksiyon heycan korku her duyguyu zirvede yaşamayı sağlayan Arsen lüpen i saygıyla anıyorum...
KESİNLİKLE TAVSİYE EDERİM...
Uzun zamandır bu kadar sürükleyici bir kitap okumuyordum, kitabı okurken her şeyden uzaklaşıp sanki bambaşka bir diyara gidiyorum, emeği geçen herkese teşekkürler.