Öyle bir hırsız düşünün ki işini hayranlık uyandıracak derecede ustalıkla yapıyor, şartlar ne olursa olsun neşesini kaybetmiyor, istemediği hiçbir şeyi yapmıyor, elinden geldiğince silah kullanmıyor ve kılıktan kılığa giriyor. Yoksullara dokunmuyor ama sonradan görme, cimri zenginlerle uğraşmaya bayılıyor. Onun için hayat bitmek bilmez bir hazine ve bütün kadınlar güzel... Kendisi herhangi biri olabilir: Şoför, tenor, kitapçı, iyi aile çocuğu, delikanlı, yaşlı, Marseilles'li gezgin bir tüccar, Rus hekim, İspanyol matador...
Maurice Leblanc'ın bir asırdan fazla bir zaman önce hayat verdiği Arsen Lüpen elinizdeki kitapta yer alan dokuz öyküde doğuyor, arada hatalar yapsa da bunlardan dersler çıkarıyor ve kendisini sonunda hırsızların pirine dönüştürecek bir çıraklık evresi geçiriyor. Kibar ve küstah hırsızımızın maceraları bir transatlantikte başlıyor ve sonrasında kendimizi kimi zaman onunla birlikte bir hapishanede, kimi zaman tarihi bir kalede, bazen de çocukluk günlerini geçirdiği ufacık bir odada buluyorsunuz.
Bu öyküde Lüpen'in zekâsına ve alaycı tavırlarına hayranlık duyarken ezeli düşmanı Ganimard'la ve ünlü dedektif Herlock Sholmes'le de tanışacaksınız.
....
Arsen Lüpen karakterini çok sevdim. :) Kurgusu güzel yazılmış o tarihe göre. Okuması zevkli bir günde bitirdim kitabı. Hem eğlenceli hem heyecanlı ve bazı bazı da komik yerleri var. :) Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Ben kitabı çok sevdim. Okuması çok zevkli bir kitap. Umarım sizde seversiniz. Tavsiye ederim. Kitaplı günler. :)