Aşık Papağan Barı kitaplarını, Aşık Papağan Barı sözleri ve alıntılarını, Aşık Papağan Barı yazarlarını, Aşık Papağan Barı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün Olgunlar Sokak'ta yürürken onu gördüm. Yani kitabı. Aşık Papağan Barı.
Yerde bir naylon üzerine serilmiş öylece duruyordu başka kitaplarla birlikte. Çok param yoktu. Yani aslında kitap almam için yetecek kadar param yoktu. Ama kitabın sayfası aralandı birden rüzgarla.
Kitabın içinde bana doğru bakan bir kadın gördüm. Yüzünde kaybedilmiş bir aşkın hüznü vardı, bu belirgindi ama dikkatimi çeken şey göğsüne saplanmış duran Opel marka araba idi.
Daha çok şey oluyordu kitapta. Hemen son paramla satın aldım. Şimdi Yenimahalle'ye kadar yürümem gerekecekti. Hastane Metro durağını oralara bir yere kadar işte.
Kitabı sağ elimde tuttum yürümeye başladım. Yolda Aşık Papağan Barında oturdum biraz. Orda bitirdim kitabı.
Ama kalkayım artık. Yolum uzun.
Sevgilisi siyah Opel Vectra arabasıyla kalbine saplanan bir kadın.Bir koruyucu melek. Las Vegasta bir bara kadar uzanan fantastik bir aşk hikayesi.Kitapta zaman mekan kavramı pek yok aslında. Hikayenin büyüsü alıp götürüyor insanı çok farklı diyarlara.Yazarın kendi deyişiyle "Bu kitap aşkı öğrenmek isteyen bir erkeğe aşkı öğretmek için yazıldı "
Fazlaca ön yargınız yoksa,okurken yaşamayı seviyorsanız benim gibi mutlaka "Aşık Papağan Barı " na bir kez olsun uğrayın...Hikayedeki bayan gibi -Bir Cuba Libre deyin barmene ...
Kalbine siyah bir Opel Vectra saplanmış genç bir kadının hikayesi. Nazlı Eray unutulamayan birkaç anı ve mekanlar üzerinde hünerli hikaye anlatıcılığı okuyucuyu uzun bir yolculuğa çıkarıyor.Kitabın çoğu yerinde beklenmedik bir şekilde ağladım.Sheraton otelinde Las Vegas’ta,Bursa’da ve Eden gölünün kenarında.Bir kaybın hikayesini anlatıyordu sanki.Yitirilen bir aşkın.Belki bu yüzden ağladım.Küçük anıların insanda nasıl yer edebileceğini bilirim.Sonu beni tatmin etmese de birini unutamamanın ve anılarda kaybolmanın ince ince işlenmiş olduğu bu kitap okunmaya kesinlikle değer.
Aşk, özlem, heyecan, ölüm, hüzün ve kahkaha ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Zaman zaman gri, zaman zaman pırıl pırıl bir mavi...tıpkı hayatın kendisi gibi. Umutsuzluk ve umut, ama en çok aşk...
"Bilmiyorum amca. Her şey karmakarışık."
"Erkek meselesi mi?"
"Evet."
"Erkek meseleleri hep karışıktır."
"Biliyorum."
"Belki de yaşamın tadı burada. Kadın meseleleri de karıştırır insanın kafasını. Çok yaşadım. "
"Hepsini çözdün mü sonunda amca?"
"Çoğunu çözdüm. Bazan çözülmeden kalanlar da güzel oldu. Onları hiç unutmadım."
"Hiç unutmadın mı?"
"Hayır, çözemediklerimi hiç unutmadım."