Aşklar, serüvenler gibi, o anılar içindeki insanlar da, onları çevreleyen nesneler de gidip gitmeye mahkumdu. Yitirilmiş şeyleriyse hiç aramamalı. İnsan yalnız içinde bulunduğu şu zaman parçasını yaşamalı. Zaten o da yitip gidecekti, bir masal olacaktı günü gelince.
Bu mevsimin sonbahar olması ya da havaların yağmurlu gitmesinden değildi. Sadece eski bir aşktan kurtulmuş, bir yenisine başlayamamıştım. Aşk benim alışık olduğum bir şeydi. Aşksız bir insan nası yaşar, nası yer, nası dolaşır diye hep merak ederdim.
- yanlız kendi için yaşar, başka şey bilmezdi.
Ben, aynı iskemlede yarım saat oturamayan , akşamüstleri, geceyarıları arka sokaklarda dolaşmayı, insanları, bulutları seyretmeyi, yağmura elleriyle dokunmayı seven insan,...