Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aşksız İnsanlar

Oktay Akbal

Aşksız İnsanlar Gönderileri

Aşksız İnsanlar kitaplarını, Aşksız İnsanlar sözleri ve alıntılarını, Aşksız İnsanlar yazarlarını, Aşksız İnsanlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyaya uzun bir ayrılıktan sonra kavuşan bir insanın mutluluğunu kimse anlayamaz!
Sayfa 77 - can
Ölmek! Bu benim için, adım atmamak, kitap okuyamamak, bir film seyretmemek, sevdiğim insanların seslerini duymamak, onun ışıklı gözlerine dalıp gitmemekti.
Sayfa 76 - can
Reklam
Bazen bütün hayatımın sona erdiğini; şu mavi şehirde yaşamış, caddelerinde gezmiş; denizlerini, ağaçlarını, bulutlarını, çocuklarını seyretmiş, bir gülüşü, bir bakışı, bir hali için bir kızı sevmiş, hayatta birşeyler yapmak istemiş, bir insanın son hayallerini kurduğumu sanıyordum. Bazı anlarda o her şey o kadar kolay, mutluluk öyle yakındaydı ki! Yataktan ayağa kalkınca, odadan dışarı çıkınca, giysimi giyince, sokakta bir iki titrek adım atınca her şey bitmiş, halledilmiş olacaktı. En korkunç hayaller gece vakti doğuyordu. Karanlıkta neler akla gelmiyordu. En güzel umutlarımı bu anlarda kaybediyordum…
Sayfa 74 - can
Bir insanın hayalleri, düşünceleri, umutları, umutsuzluklarıyla yalnız kalması ne kadar hüzünlüydü, güzeldi!
Sayfa 72 - can
Şimdi her biri ayrı ayrı yerlerde olan bu insanlar bir an süren birleşmelerinin huzurunu yıllardan beri ancak bu soluk fotoğrafların içinde sürdürebiliyorlar. Her resimle birlikte içimden hem gülmek, hem de ağlamak geliyor. Yüreğimde bir ağırlık duyuyorum. Bir resmin karşısında ağlamak gülünçtür diyorum, gülüyorum, ama bu gülüş ağlamaktan beter..
Sayfa 62 - can
Kimse hikâye yazmasını, mısra düzmesini aklından geçirmiyordu. Bu yeryüzüne yaşamaya, sevmeye, sevilmeye gelmişlerdi. Delikanlılar genç kızları, genç kızlar delikanlıları düşünüyor, seviyor, öpüyorlardı. Birbirlerine gülüyor, el sıkıyor, dans ediyor, vapurlarda, tramvaylarda sevinç içinde gidiyorlardı. Başka bir dertleri yoktu. Öteki insanların derdi, aşkı, üzüntüsü, düşüncesi onları hiç ilgilendirmiyordu. Kendi sevinçleri, acıları onlara yetiyordu. Bir biz, ufacık kalemin ucundan bir âlem yaratan Sait, ıslık çalıp dalgın dalgın düşünen Kenan, boş yere seni hatırlayan ben ve bizim gibiler, onların, bu her şeyden habersiz insanların dünyasını yaşamaya çalışıyor, bu insanlara taze şeyler söylemek için üzülüyor, kendi derdimize bütün insanların üzüntüsünü de yüklemeye çabalıyorduk. ...Sen de bu gidip gelen insanlar gibi, yeryüzü üstünde yalnız kendi sevinci ve üzüntüsüyle yetinen bir insan ararsın. Senin istediğin, bu güzel mayıs gününde taranmış saçları, ütülü giysisiyle caddelerde dolaşan, kendisi için gülen, kendisi için ağlayan, herhangi bir insandır. Bizim gibi çarpık masa başında, loş bir köşede, temiz kâğıtları kirletenler değil!
Sayfa 53 - can
Reklam
O da belki kendi düşünceleri, hayalleriyle boğuşmuştu, ama onları susturmasını bilmişti. …O da akşamüstleri şehrin en uzun tramvay caddesinin ağaçları altında bir insanı içinde yaşatarak, yürüterek, konuşturarak, güldürerek dolaşmamış mıydı?
Sayfa 53 - can
…Tek başıma, hayalsiz, karanlık bir âlemde yürümeli, dert ortağı geceyle dost olmalıydım. Koca şehrin teslim olduğu o yağmurlu gece içinde insanlardan uzak, bilmediğim yerlerden geçmeli, birşeyler aramalıydım. Sonunda elleri boş, hayalleri tükenmiş, içi yağmur rüzgârıyla dolu genç bir adam evine doğru yürümeliydi..
Sayfa 39 - can
…Dopdolu, dumanlı kahvelerde genç avareler kağıt oynar, zar atarken, ben bu buğulu camlar ardındaki bu tanıdık dünyayı seyretmeliydim. Bir sinema afişine, tütüncünün vitrinindeki gazetelere, bir caz plağının sesine, tramvayların, otomobillerin, insanların gürültüsüne aldırış etmemeliydim. Yağmur rüzgârı yol dönemeçlerinde yüzüme çarpmalı, ıslaklığın kokusu içime dolmalıydı. Yanımdan geçenler bana yabancı olmamalıydı.
Sayfa 36 - can
…çevremdeki kalabalık her geceki hayatını yaşamaya hazırlanıyordu. Gülenler, gülmeyenlerden daha çoktu. Şimdi sinema önlerinin kalabalığını, meyhanelerin benim gibi sıkıntılılarla dopdolu olduğunu düşünüyordum. Her insan bu ıslak şubat akşamının hüznünü dağıtmak için ya yeni bir aşka başlıyor, ya kendini sarhoş ediyor, ya bir genç kadını kucaklıyor, kısacası gününü gün etmeye uğraşıyordu. Bense o avare çocuğun, kimbilir hangi bezgin anında söylediği bir mısraı hatırlıyordum: “Gerçek hayat bu gördüğümüz değil!”
Sayfa 35 - can
117 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.