“Çocuk meselesine geldim. Hukukun olmadığı bir yer burası; biri sana omuz atsa ne polis var seni koruyacak, ne mahkeme, ne sivil toplum örgütü. Böyle yerde geniş aile demek insanın ayağını yere sağlam basması demektir, başı dik yürümesi demektir, farkında mısınız? Kimliğinin ve onurunun ayaklar altına alındığı bir memlekette çocuk doğurmak “ben varım ve umudumu kaybetmedim” demektir, hiç düşündünüz mü? Sen bu adama “çocuk doğurma” diyorsun. Onun ne işittiğini biliyor musun? “Sen hiçsin; hayvan olarak bile kıymetin yok. Bari üreme.”
“Tarihte seçim kazanmamış ve belli ki hiç kazanmayacak bir partinin ana muhalefet olması Türk demokrasisinin en büyük sorunu: bunda herkes mutabık. Öbür taraf sırtüstü yatsa da seçimi kazanacak. Parti kapatsan, yasaklasan, bölsen de fark etmiyor. Böyle olunca Halk Partisini destekleyen kesimler umutsuzluğa kapılıyor, radikal çizgilere yöneliyor, eninde sonunda askerden medet umuyor. Halk Partisi askerden medet umunca ister istemez seçimi gene öbür taraf kazanıyor. Fasit daire.”
Ne kadar küçüktür dünyaları! Ne kadar uyduruk varsayımlar üzerine kuruludur yargıları! Ne kadar emin görünürler kendilerinden! Kimliklerini, folklorik bir kıyafet gibi üstlerinde taşırlar.