Tarih boyunca ve çağımızda, devrimini veya kurduğu devleti, kendi çocuklarına, kendine yakın kişilere, belirli kadrolara, belirli kuruluşlara, belirli zümre veya sınıflara emanet eden, veya kendileri hep yaşayacak, hep başta kalacakmış gibi, eserlerini kimselere emanet etmeyi içlerine sindiremeyen, devrimciler, devlet kurucuları, siyasal önderler görülmüştü.
Fakat Atatürk'e gelinceye kadar, hiç bir devrimci, hele hiç bir devlet kurucusu, kendi eserini, kendi kurduğu devleti ve başlattığı devrim hareketini, gençliğe, hem de yalnız o günün gençliğine değil, daha sonra ; gelecek olan, kendisi hayattan ayrıldıktan sonra da gelecek olan genç kuşaklara emanet etmeyi düşünmemişti.Atatürk , eserini ve başlattığı devrimci hareketi neden gençliğe emanet etmiştir? ...
Çünkü Atatürk, sürekli devrimciliğin güvencesini, ancak, gençliğin, tam bir sorumluluk bilinciyle, devrimciliğe sahip çıkmasında, devrimciliğin öncülüğünü ele almasında görüyordu.
Çünkü toplumun en dinamik unsuru, tutuculuktan, gelenekçilikten en uzak unsuru, doğal olarak en devrimci unsuru , gençlikti.