Latife,evliliğine dair bir kare fotoğrafın dahi çekilmediği3bir nikâh yapmıştı.Nikâh gecesini mutfakta geçirmiş,ertesi gün resmî seyahate çıkmak zorunda kalmıştı.
Bugün mesele Mustafa Kemal'i saymak ya da körü körüne sevmek değil, onu anlayabilmektir. Onu bugünün șartlarinda yargılayarak değil de o günlerin penceresinden değerlendirebilmek için zamana bir noktalı virgül koymaya ihtiyaç var. Bu da ancak, Mustafa Kemal'in düşünce dünyasının temelini atarak ona yön veren duygu dünyasını kavramakla basarilabilir. Bu zorlu iş ancak çocukluk aşkı annesini, gençlik aşkı Fikriye'yi ve ölümüne kadar aşık olduğu yegane kadın olan Latife'yi anlamaya ve anlatmaya çalışmaktan daha iyi yapılabilir mi?
Öncelikle kitaba yönelme sebebimle başlamak istiyorum. Geçmiş yıllarda Latife Hanım’ın hatıratının zorla yasaklandığı, sandıklara kapatılıp saklandığı, Atatürk aleyhine yazılar olduğu söylenip duruyordu. Kitabın Ön sözünde Latife Hanım’ın yeğeni Mehmet Sadık Öke’nin kalemi var. Bu beni cezbeden şey olmuştu. Yakın bir elden Latife Hanım hakkında ne