Artık, efsaneyi andıran bir geçmişte, evlerimizdeki duvar saatlerinin tiktaklarını nasıl dinlemedikçe işitmezsek, şimdi de bu silah seslerini dinlemezsek işitmiyoruz.
Şimdi başka vaziyette bekliyoruz. Savaşta hep beklenilir. İnsan bir bekleme makinesi olup çıkar.
Şu dakikada çorba bekliyoruz. Daha sonra mektup bekleyeceğiz. Fakat her şeyin bir vakti var.
Kaskatı olmuş bacaklarıyla bizim ahbap bana yardım edemiyordu. Bacaklarını o kadar çekiştirdim ki, sonunda bacaklar dizden koptu. Ve birden paf diye bir ses çıktı. İçi dolu iki çizme elimde kaldı. Sonra da, onların içindeki bacakları, ayakları çıkarmak için az uğraşmadım.
— Atma!..
— İnanmazsan bunu Euterpe’e sor, anlarsın o zaman palavra mı doğru mu. Yahu herif yanımdaydı, içinden neler çıkarmadık ki; kemikler, çorap parçalan ve ayak parçaları... Ama bak!.. Bak!.. Bu zahmet bu kadar güzel şeylere değmez mi?..
Sayfa 22 - Evrensel Basım Yayın 2. Baskı 2005Kitabı okudu