Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi

İrfan Babaoğlu

Öne Çıkan Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi Gönderileri

Öne Çıkan Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi kitaplarını, öne çıkan Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi yazarlarını, öne çıkan Auschwitz'den Diyarbakır'a 5 No'lu Cezaevi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
16'yı 17' ye bağlayan gece nöbet geceleridir. İnisiyatif onlarda. Öyle ayarlamışlar. Ve 18 Mayısa bir gün kala Dörtler, yani Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin bir tarihi eylemi gerçekleştirirler. Koğuşta 140'ı aşkın tutsak ölüm uykusunda iken bir anda Dörtlerin yanan bedenlerinden yükselen slogan sesleri ile uyanırlar. İlk yaptıkları şey su su dökmek olur. Eylemciler "su dökmeyin, su dökmeyin" diye bağırırlar.
Sayfa 131Kitabı okudu
Bunu tüm benliği ile hisseden, direnişe giden yolun böylesi bir ta. Ve tarihsel adımdan geçtiğini o büyük öngörüsü ile sezen Mazlum Doğan 21 Mart gecesi sembolik olarak üç kibrit çöpü yakarak Kürt halkının Newroz'unu kutlar. Ve belki o an birkaç söz söylemeden, arkadaşlarına birkaç satırlık yazı bırakmadan hücrenin arka kısmında, ancak iki büklüm olarak girilebilen tuvalet bölümünde kendini duvardaki su borusu veya su vanasına asmak sureti ile yaşamına son verir.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Kemal Pir hastaneye kaldırılır. Kemal Pir'den sonra Hayri, Akif Yılmaz, Ali Çiçek de hastaneye kaldırılır. Kemal eylemin 57. gününde yaşamını kaybeder. İzleyen günlerde de iki üç gün arayla Hayri, Akif ve Ali de yaşamını yitiriyor.
Sayfa 163Kitabı okudu
Üç yıldır bilinçlere vurulan bend patladı. Herkes birbirini bir şeyler yapmaya teşvik ediyor. Herkes birbirinin isyanından güç alıyor. Herkes eline ne geçirdiyse demir kapılara, parmaklıklara vuruyor. Metal boş karavanalar zangır zangır titriyor tutsakların elinde. Kirk koğuşta 3 binden fazla insan ayakta. Ölü sessizliği dağıldı. Saatlerce sürdü bu ayaklanış. Kim ne diyor anlaşılmıyor. Sadece üç yıllık birikmiş bir öfke var, o öfke bir volkan gibi patlamıştı. Camlar kırılıyor. Esat Oktay'ın işkencehanesi, Kenan Ev- ren'in Kürtler ve tüm muhalifler için özenle hazırladığı bu toplama kampı, yani bizim Auschwitz (Oçwiz), bizim Trebilenka, bizim Dachau (Daça), bizim Haydari Kampı seslerden sarsılıyor.
Sayfa 191Kitabı okudu
İşkencede sınır tanımaz zalim bir insandı. Döneminde yüzlerce, binlerce insanı köy meydanlarında falakadan geçirir, işkence ederdi. Bu işkencelerde onlarca insan hayatını kaybetti. Emrinde de o dönem ilçe emniyet amiri olan Hüseyin Kocadağ vardı. (Hüseyin Kocadağ da sonradan Susurluk'ta, 3 Kasım 1996'daki kazada can veren Emniyet Müdürü idi.
12 Eylül sonrası Türkiye'nin her tarafında işkence vardı. Bu işkence merkezlerinde üç tanesi öne çıkar. Diyarbakır, Mamak ve Metris askeri cezaevleri. Ama Diyarbakır cezaevinde bir halkı ezmek, onun ulusal, insani, kültürel özellikleri bir bütün olarak hedef alın- dığından tüm bu cezaevlerinden ayrılıyordu. Diyarbakır cezaevindeki uygulamalar ancak bir toplama kampı, eskilerin deyimi ile temerküz kampı olara ele alınabilirdi. Biz de bu kitapta bu benzerlikleri göstermeye çalıştık
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
-İstanbul Ümraniye Kısıklı mevkiinde bir halk otobüsü içinde seyahat eden Binbaşı Esat Oktay Yıldıran uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Haberin ayrıntısı önemli değildi. Heyecanlı bir maçta gol bekleyen seyircinin birden haykırması gibi bir sevinç patlaması yaşandı o anda tüm tutuklularda. Gün 22 Ekim 1988'di. Herkes birbirine haber verdi
Sayfa 238Kitabı okudu
Bu hareketin tartışılan önemli bir boyutu da 5 Nolu cezaevinde yaşanan vahşetti. Her 12 Eylül askeri cunta harekatının yıldönümünde dile gelen "5 Nolu'da, Diyarbakır askeri cezaevinde yapılan insanlık dışı işkenceler dağa gidişleri hızlandırdı ve bu işkencelerin intikamını almak isteyen Kürt gençleri buradan çıktıktan sonra dağa gittiler" söylemidir. Yani siz 5 Nolu'yu yaratırsanız, karşılığında dağa çıkmış gençleri bulursunuz diye bir tartışma dillendirilir.
Sayfa 221Kitabı okudu
Adalet MÜLKÜN temelidir...
Mahkeme heyeti henüz gelmemişti. Karşıda tüm mahkeme salonlarında yazıldığı ve tüm zamanlarda değişmeyen "Adalet Mülkün Temelidir" yazısı okunuyordu. Yazının tam üstünde de Atatürk'e ait bir yüz büstü vardı. Ve bu yüze bakmamız serbestti, başka bir yere bakmak cop ve kalas darbesi demekti.
12 Eylül'ün generalleri için en tantanalı, sahte zaferlerle dolu ilk aylarıydı. Önder ve öncü arkadaşlardan aldıkları görüntü ve sözleri çarpıtacak, kelime ve cümleleri ayıklayacak ve tek kanallı siyah-beyaz devlet televizyonunda karalama amaçlı psikolojik propagandalarına alet edeceklerdi.
51 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.