Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı

Umberto Eco

Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı Gönderileri

Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı kitaplarını, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı sözleri ve alıntılarını, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı yazarlarını, Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
328 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 saatte okudu
Dil'in ne kadar önemli olduğunu bizde başta İlber Ortaylı olmak üzere tarihçilerimiz ısrarla belirtirler. Yazar da bu konuya epeyce takılmış olacak ki, külliyatlı bir eser kaleme almış. Kusursuz bir dil nasıl olmalıdır sorusuna kitap boyunca cevap ararken aklıma sadece Türkçemizin değil aynı zamanda dünya dillerinin nasıl bozulduğunu, çok uzun detaya girmeden birkaç zaman evvel Agatha Christie yazılarını İngilizlerin kendilerinin bile anlamakta zorlandığını öğrenmiştim. Bu kadar kısa sürelerde bu kadar çabuk bozulan diller her yerde mevcut ve birtakım bilinçli insanlar da dillerini korumak için hayatını feda ediyorlar bu çalışmalara. Bunun yanında dil konusunda söylenebilecek pek fazla söz yok. Her şeyi alıp taklit etmemiz mümkün değil lakin güzel şeylere sırt çevirmek de aptallık olur. Aksine almalıyız her güzel şeyden. Mesela bu kitaptan "Dilimize sahip çıkmalıyız." mesajını alarak kendi dilimize sahip çıkmak, kendi dilimizi geliştirmek açısından kullanabiliriz. Bir hegemonya var ve bundan kurtulmamız gerekiyor. İlginç cümlelerle karşılaşıyoruz. Bir diğeri de son zamanlarda başlayan, yazım kurallarına dikkat etme özelliği. Epey hızla yayılıyor bu durum ve bu durumdan çok hoşnutum. Özenti bir çağda yaşıyoruz ama özenilecekse bile böyle güzel şeylere özenilmeli. Özenle yapılan her şey illa ki güzel olacaktır. Oluyor da. Yapanları gönülden tebrik ediyor, yapmayanların da en kısa sürede yapması dileklerimle hepimize iyi okumalar diliyorum..
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil ArayışıUmberto Eco · Literatür Yayıncılık · 200950 okunma
Reklam
328 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Burada kast edilen kusursuzluk, ifadenin kendisi değildir. Rus yazarların Gogol'un paltosundan çıkması gibi Kilise'nin koridorlarindan çıkarak Kendi varlıklarının bilincine varmaya başlayan Rönesans çağı Avrupa toplumlarının, İbranice (Yahudiler)ile ve onun üzerinden giriştikleri filolojik kıyasların sonrasında nasıl Proto milliyetçiğe doğru yol aldıkları görülecektir. Tanrının konuştuğu dil, cennette konuşulan dil,Adem'in dili, ilk dil gibi iddialar ile sürekli herkes toplum kendi dilini öne çıkarmaya çalışmıştır. Leibniz gibi açık bir zihin bu saçma teorilere gülüp geçmiş bir gün Türklerin de bu tür iddialar ile meşgul olacağını (syf107) erkenden haber vermiştir. Kusursuz dil arayışı aslında üstün ırk inancının mihenk taşlarından birisidir.
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil ArayışıUmberto Eco · Literatür Yayıncılık · 200950 okunma
Liebniz - Dile matematiksel bir yaklaşım
Bildiğimiz diller, uslamlamaya yarasalar bile, gene de sayısız anlam karışıklığına tabidirler, hesaplamada kullanılmaları da mümkün değildir, yani hesaplamada sözcüklerin oluşumuna va da yapısına bakarak, uslamlama hatalarını keşfedecek tarzda -sanki dil yanlışları ya da yersiz kullanımlar söz konusuymuş gibi- bu dillerden yararlanmak olanaksızdır. Bu olağanüstü avantajı şimdiye kadar yal­nızca aritmetikçilerin ve cebircilerin kullandığı göstergeler sağlar; onlarda her uslamlama karakterlerin kullanımından oluşur ve her zi­hinsel yanlış bir hesap yanlışıdır. Bu argüman üzerinde derinlemesi­ ne düşünerek, bütün insan düşüncelerinin ilkseller olarak değerlen­dirilen çok az sayıda düşünceye ayrıştırılabileceğini gördüm. Sonra bu ilksellere birer karakter verilirse, türetilen kavramlar için de karak­terler oluşturulabilir; türetilen kavramlardan her zaman onların ge­rekli özelllikleri ile onlan oluşturan ilksel kavramlan, kısacası, tanım­ları ve değerleri, dolayısıyla aynı zamanda tanımlardan çıkarılabilecek değişimleri elde etmek mümkün olur. Bir kez bu yapıldıktan sonra, uslamlamada ya da yazı yazmada bu yolla betimlenmiş karakterler­den yararlanacak kişi, ya hiç hata yapmayacak ya da son derece kolay incelemelerle bu hataları kendiliğinden görecektir, ister kendi hatala­rı söz konusu olsun, ister başkalarının.
Sayfa 236Kitabı okudu
iletişimin imkansızlığı
Belirli bir göstergeyle gösterdiğimiz ve verili araç­larla oluşturduğumuz fikrin, gerek bize bu göstergeyi öğreten kişinin, gerek aynı göstergeyi kullanan öteki insanların fikriyle -onlar da söz konusu fikri aynı göstergeyle gösterse bile- tam tamına aynı olduğun­ dan hemen hiçbir zaman emin olamayız. Bu yüzden sık sık, kimse de­ ğişimin farkına varmaksızın, sözcükler algılanması olanaksız bir bi­çimde değişik anlamlar edinirler; dolayısıyla, her göstergenin, onu icat eden kişi için kusursuz olduğunu, buna karşın onu alımlayan kişi için her zaman belirsiz ye kesin olmayan bir nitelik taşıdığını söyle­mek doğru olacaktır... Dahası var: Her göstergenin, onu icat eden ki­şi açısından kusursuz olduğunu belirttim ancak bu yalnızca onu ya­rattığı an için kesin olarak doğrudur; çünkü aynı göstergeyi yaşamı­nın başka bir anında ya da başka bir ruh hali içinde kullandığında, bu kişi o gösterge altında, ilk andaki fikirler bütününü yeniden birleştir­ diğinden tam olarak emin olamaz.
Sayfa 244Kitabı okudu
Evrenselliği ölçüsünde kusursuz dil arayışının, son derece sınırlı ve küçük çevrelerin yararlanabileceği diller kavrayışına yönelmesini üzücü bir gelişme olarak görebiliriz. Ancak kusursuzluğun evrensel­likle atbaşı gitmesi gerektiğini düşünmek bizim bir “demokratik” yanılsamamızdır.
Reklam
(II. Friedrich), hiç kimseyle hiçbir şey konuşmaksızm yetişen çocuk­ ların, ergenliğe vardıklarında hangi dili ve lehçeyi konuştuklarını sı­ namak istedi. Ve bu yüzden dadılarla sütannelere, bebeklere süt ver­ melerini. .. ve onlarla konuşmamalarını emretti. Aslında, çocukların ilk dil olan İbranice’yi mi, Yunanca, Latince ya da Arapça’yı mı, yok­ sa onları dünyaya getiren anne babalarının dilini mi konuştuklarını bilmek istiyordu. Ancak çabaları sonuç vermedi; çünkü çocukların ya da bebeklerin hepsi ölüyordu. SALIMBENE DA PARMA, Cronaca, No. 1664.
Tufan'dan sonra 'bütün dünyanın dili bir ve sözü birdi'; ancak kibir, insanların Rab ile yarışa girip, göğe ulaşacak bir kule inşa etmeyi istemelerine yol açar. Rab onların kibrini cezalandırmak ve kulenin inşasını önlemek üzere şu kararı verir: "Gelin, inelim ve birbirlerinin dilini anlamasınlar diye, onların dilini orada karıştıralım... Bu yüzden onun adına Babil denildi; çünkü Rab bütün dünyanın dilini orada karıştırdı ve Rab onları bütün yeryüzü üzerine oradan dağıttı."
51 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.