Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız

Yılmaz Öztuna

Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız Sözleri ve Alıntıları

Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız sözleri ve alıntılarını, Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız kitap alıntılarını, Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gazi Osman Paşa
30 Temmuz 1877'de Ruslar, 50.000 asker ve 184 topla Plevne'ye saldırdılar. Osman Paşa'nın 23.000 askeri ve 58 topu vardı. General Krüdner, selefinden daha şanssız oldu. 7.305 ölü verdikten sonra bozulan ordusunu zorla toplayıp Plevne önlerinden çekildi. Bu, İkinci Plevne Muharebesi ile Osman Paşa'nın adı bütün dünyada duyuldu ve ün kazandı.Sonuncu vuruşmada sadece 100 şehit ve 400 yaralı vermişti.
Sayfa 40
İkinci Abdülhamid'in Selânik’te Alatini Köşkü'nde 2 oğlu ve 3 kızı ile ikameti, 3 yıl, 6 ay, 3 gün devam etti. Bu müddet içinde imparatorluk, Bulgaristan ve Doğu Rumeli’ni, Bosna-Hersek ve Yenipazar'ı, Libya'yı Kuzey Çad'ı, Girit'i, Rodos ve Oniki Ada'yı, Doğu Ege Asya adalarını, Makedonya'yı, Arnavutluk'u, Epir'i, Trakya'yı kaybetti.. Sultan Abdülhamid'in tahttan indirildiği zaman (1909) İtihadçılar için söylediği: - İmparatorluğu on yıl idare edebilirlerse, bir asır idare ettik diye öğünsünler! sözündeki keramet, açığa çıktı. Zira daha ancak 4 yıl geçmişti.
Sayfa 112
Reklam
Bazı şeyler hiç değişmez
Bosna-Hersek'te ayaklanma devam ederken, 2 Mayıs 1876'da Tuna vilâyetinde, yani bugünkü Bulgaristan'da da büyük bir isyan patladı. İsyan, tamamen Rusya'ca plânlanmış ve silâhlandırılmıştı. Rusya’dan silâh alan 55 Bulgar köyünün erkekleri, Türk köylerini bastılar ve 1.000 kadar Türk'ü büyük vahşet sahneleri içinde öldürdüler. Bugünkü Bulgaristan'da bu tarihte Türkler, Bulgarlar'a nisbetle pek hafif bir çoğunluk teşkil ediyorlardı. Bulgarlar'ın sayısı Türkler'inkinden azdı. Müşir Abdülkerim Nâdir (Abdi) Paşa, iki tümenle âsîlerin üzerine yürüdü. 39 gün süren isyan, şiddetle bastırıldı. 4.500 âsî öldürüldü. Bu haber, Avrupa basınına, Türkler'in on binlerce Bulgar'ı öldürdükleri, yüzlerce Bulgar köyünü yerle bir ettikleri şeklinde intikal etti. Dehşetli bir Türk aleyhdarı propaganda, Avrupa'yı sardı; Atlas Okyanusu’nu aşıp Amerika'ya yayıldı.
93 Harbi Bilançosu
Dobruca sancağı ilâvesiyle Romanya prensliği: 135.156 km², 5.300.000 nüfus (1875-78 yılları nüfusu). Niş sancağı ilâvesiyle Sırbistan prensliği: 45.427 km², 1.564.000 nüfus. Yeni aldığı kazâlarla beraber Karadağ prensliği: 9.427 km², 180.000 nüfus. Yunanistan'a bırakılan Tesalya: 13.488 km², 340.000 nüfus. Rusya'ya bırakılan Güney Moldavya (Bucak): 33.800 km², 800.000 nüfus. Avrupa'daki kesin kayıpların toplamı 237.298 km², 8.184.000 nüfus. Buna Asya'da kaybedilen Kars ve Artvin illeri ile Kotur kazâsını eklemek icab eder. Eğer Bosna-Hersek, Bulgaristan, Tunus, Kıbrıs gibi dolayısiyle Türk imparatorluğunun idaresinden çıkan ülkeler de katılırsa, 93 Harbi'nin bilançosu başdöndürücü mahiyet- te ortaya çıkar ve bütün bu topraklarda bugün yaşayan nüfusun bugünkü Türkiye nüfusu kadar olduğu görülür. İşte Midhat, Mahmud Celâleddin, Redif, İbrahim Edhem Paşalar gibi büyük gafillerin, kazanacakları hayaliyle Türkiye'yi sürükledikleri 93 Harbi'nin neticesi, rakamların belâgati ile budur. Bu savaş, Ruslar'ın Türkiye üzerindeki emperyalist ve doymak bilmez emellerini açığa vuran, en vâzıh tarihî olaylardan biridir.
Sayfa 68
İkinci Abdülhamid'e göre suçlar şahsî idi. Suçlunun ailesi de cezalandırılamazdı. Böyle bir şey Osmanoğlu olarak kendi şerefine ve halife olarak İslâm prensiplerine aykırı idi. Mahmud Şevket Paşa, padişahın en güvendiği ve hızla terfi ettirdiği generaller arasına girdi. Sultan Hamid, kendisine müşir (mareşal) rütbesi vermeyi düşünüyordu ki, meşrutiyet ilân edildi. Mahmud Şevket Paşa, Ittihadçı değildi. Hiçbir zaman da olmadı. Elyazısı hâtıralarında İttihadçı liderlerden "beyinsiz adamlar" diye bahseder. Ancak meşrutiyet ilân edilince, en kıdemlileri binbaşı veya yarbay olan İttihadçı subaylar, yüksek rütbeli bir generalin ismini kullanmak ihtiyacını duydular, Mahmud Şevket Paşa'yı ler. Sultan Hamidcilik'le itham edilmek ve meslek hayatına son verilmek tehlikesini göze alamayan paşamız, Ittihadçılar'la tam bir işbirliği yaptı. Gerek bu kompleksle, gerek Sultan Hamid'in inanmadığı irsiyet kanunları gereğine uygun olarak, Yıldız Sarayı yağması faciasına gözyumdu (1909). Padişahların asırlardan beri biriktirdikleri hazinelerin bir kısmı, tıpkı 33 yıl önce 1876'da Dolmabahçe Sarayı yağması gibi, paylaşılıp, bölüşüldü. Kanlı Türk katili Balkanlı komitecilerin cepleri, Türkler'in hâkanının mücevherleriyle doldu. Küçük rütbeli Türk subayı lekelendi. Buna gözyuman generaller Türk askerî şeref ve disiplinini bozmakla itham edildi.
Sayfa 146
Bir ilçe bırakmamak için savaşa giren devlet adamlarımız, harbin sonunda, bugün üzerinde 40 milyon insanın ve birçok devletin yaşadığı muazzam ülkeleri bıraktılar. Yeşilköy'e kadar gelen ve Türk topraklarını çiğneyen Ruslar'ın zulmü büyük oldu. Yüz binlerce sivil Türk, hunharca doğrandı. Rumeli'nin birçok yerinde Türkler, ekseri- yet olmaktan çıktılar. Rus kılıcından kurtulabilen bir milyondan fazla Türk, 500 yıldan beri oturdukları topraklarını ve her şeylerini bırakarak İstanbul'a oradan çeşitli yerlere akıp gittiler. Göçmen kafileleri, devletin karakteristik manzarası hâline geldi. Türk’lüğe karşı böylesine bir irk imhâsı savaşı açan Ruslar, gene de ilık denizlere inemediler.
Sayfa 24
Reklam
Tevkif edilen, azledilen, sürülen muhalefet, tabiatiyle yeraltına sığındı ve yeraltı metodlarına saptı. Balkan bozgunu ve Edirne gibi Türkler'ce kutsal sayılan bir şehrin 5 yıl önce Türk eyaleti olan bir devlete bırakılması, politika ile tamamen ilgisiz büyük halk kitlelerini de en büyük memnuniyetsizliğe sürükledi. Milyonla evsiz barksız göçmenin acısını, bütün Türklük kalbinin derinliklerinde hissetti. Kılıçtan geçirilen yüz binlerce Türk'ün elemi, milleti göz yaşlarını kurutamaz hâle getirdi. Osmanlı tarihinde ilk defa mecburî askerlik kondu ve İstanbul'un bin nâz ile büyütülmüş delikanlıları, askere alındı, açlığın, tifüs ve koleranın hüküm sürdüğü cebhelere gönderildi.
Sayfa 174
Müşirler arasındaki çirkin ve aşağılık rekabet ve düşmanlıkların vesikaları elimizde ve yayınlanmıştır. Bunlar, inhitat devri Türkiye'sindeki mânevî yapının ve vatan sevgisinin nasıl çöktüğünü göstermektedir. Aynı zamanda savaşın Yıldız' dan gûyâ II. Abdülhamid tarafından yönetildiği için kaybedildiği efsanesini de çürütmektedir. Aslında Yıldız'daki seraskerlik (harbiye nezâreti) kurmayları, Türk müşirlerinin zararlı davranışlarını önlemek için usûlen padişah nâmına emir veriyorlardı.
Sayfa 38 - 93 Harbi
93 Harbi'nin en büyük ve unutulmaz kahramanı, Gazi Osman Paşa'dır. Savunma savaşında, dünya askerlik tarihine yeni prensipler getirmiş ve bütün dünya askerî tarihlerinin müttefikan beyan ettikleri üzere, tarihin en parlak müdafaa muharebelerinden birini yapmıştır. XIX. asırda Türk milletinin yetiştirdiği, gerçek dehâ sahibi tek asker olarak kabul edilebilir.
Sayfa 54
30 Mayıs'ta, Türkiye'nin tarih boyunca imza koyduğu en fecî anlaşmalardan biri olan Londra Muahedesi imzalandı. Bu muahede ile Edirne, Bulgaristan'a bırakıldı. Muahede hakkında Ord. Prof. Hikmet Bayur şöyle yazar: - Edirne'yi kurtarmak propagandası ile ve darbe ile iş başına gelmiş olan İttihad ve Terakki hükûmeti, Yanya'nın, Edirne'nin, İşkodra'nın düşman eline geçtiğini gördü. Yeniden binlerce subayın, erin, sivilin ölmesine, esir düşmesine, sayısız silâhın düşman eline geçmesine yol açtı. 4 ay sonra yalnız Edirne'yi değil, Kırklareli'ni de düşmana bırakarak, düşürülen Kâmil Paşa hükûmetince akla bile getirilmeyen biçimde sınırı güneye indiren Londra muahedesine imza koydu.
Sayfa 167
35 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.