Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız

Yılmaz Öztuna

Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız Sözleri ve Alıntıları

Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız sözleri ve alıntılarını, Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız kitap alıntılarını, Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Edirne
Ancak Türklüğün Balkanlardaki göstergesi, Edirne'dir. Büyük Edirne, Balkanlar'daki Türk hâkimiyetinin mükemmelliğini, küçülmüş Edirne ise en dar sınırlara itilmişliği sembolleştirir. 1669 yılında Edirne'de 160 mahalle, 300 kadar cami ve mescid, bazıları yüksek tahsil veren 24 medrese, 220 mektep, 6.000 dükkân, 28 kütüphane, 32 umumî hamam, 53 kervansaray, 53 ticaret hanı, 8 kâgir ve 5 ahşap köprü bulunuyordu. Edirne'deki padişah sarayı, Topkapı Sarayı'ndan büyüktü. 1700'de Edirne 350.000 nüfusuyle Avrupa'nın İstanbul, Paris ve Londra'dan sonra 4. şehri idi. 1825'te bile 300.000 nüfusuyle Londra, İstanbul, Paris, Napoli, Petersburg, Viyana'dan sonra Avrupa'da 7. idi. 1850'de 200.000 nüfusla 23.'lüğe düşmüştü. Edirne'nin tarihi boyunca düştüğü minimum nüfus, 1945 sayımında görülen 29.000'dir.
Sayfa 20
Özetle 93 harbi
93 Harbi, Türk imparatorluğunun dağılmasını ve yıkılmasını haber veren büyük bir olaydır. Bu yıkılış 1912-13 Balkan Harbi ile başlamış ve 1914-18 Birinci Cihan Harbi ile tamamlanmıştır. Bu bakımdan 93 Harbi, Türkiye tarihinin en büyük felâketlerindendir. Bu harbin neticesi olarak imzalanan, zarar ve toprak kaybı bakımından çok feci olan Ayastafanos ve Berlin Muahedeleri, Karlofça'dan (1699) beri Türkler'in imzaladıkları en kötü anlaşmadır. 93 Harbi'nin felâketi, aşağıda anılacak olan büyük ülkeler kaybından ibaret olmadı. Bir milyonun üzerinde göçmen, bugünkü Bulgaristan topraklarından İstanbul'a doğru aktı; Rumeli ve Anadolu'ya dağıldı. Bulgaristan'da yarı nüfusu teşkil eden Türkler, azınlık durumuna düştüler. 93 Harbi'nden sonra ardı arkası kesilmez göç kafileleri, Türk tarihinin karakteristik bir manzarası haline geldi. Balkan Türklüğü, beş asırdır muhafaza ettiği saydı- ğı toprakları bıraktı. Türkler'i göçe, topraklarını ve servetlerini bırakarak gitmeye zorlamak için Rus müstevlîleri ve Balkanlar'ın bağımsızlık kazanan devletleri, her türlü zulüm ve baskıyı yaptılar. 93 Harbi'nin en büyük katliâmı, General Gurkoʻnun mâmur bir Türk şehri olan Eski Zağra Türkleri'ni toptan kılıçtan geçirmesidir.
Sayfa 55
Reklam
Ne büyükmüşsün..
Sırbistan'ın arkasında Rusya, Bulgaristan'ın arkasında Avusturya-Macaristan vardı. Yunanistan'ı ise hem Ingiltere, Fransa, hem de Almanya tutuyordu. İtalya, Yunanistan'a düşmandı. Avusturya-Macaristan'ın büyük düşmanları ise Sırbistan ve arkasındaki Rusya idi. Böyle bir dengeyle 30 yıl büyük başarı ile oynayan İkinci Abdülhamid'den sonra Meşrutiyet'te Osmanlı İmparatorluğu’nu yönetenler aynı başarıyı hiç gösteremedikten başka, beceriksizlikleri, uzak görüşten mahrumiyetleri ve içlerine hainlerin karışması yüzünden, üstelik dengeyi Türkiye aleyhine kendi elleriyle de bozmuşlardı. Yeni bir Balkan Harbi'nin ufukta iyice göründüğü haziranın ilk günlerinde siyasî manzara buydu.
Sayfa 172
Gene de merkezleri İstanbul, Edirne, Selânik'te olan Birinci, İkinci, Üçüncü Orduy-ı Hümâyûnlar'ın dört Balkanlı müttefiki kolayca ezmesi lâzımdı. Daha doğrusu Osmanlı genel kurmay planlarına göre böyle olması gerekiyordu. Avrupa mahfillerinin kanaati de bu istikamette idi. Ancak Avrupa, bir harbin bu derecede beceriksiz, bilgisiz ve liyakatsizce yönetilebileceğini hesaba katmamıştı... Türk Ordusunu, 1877-78 Rus ve 1897 Yunan harblerindeki vasıiflariyla kabul etmişti. Nâzım Paşa'nın, hazırlıklarını asla tamamlamamış, birbirleriyle bağlantısız birlikleri Bulgarlar'a karşı derhal taarruza geçirmesi ile bozgun başladı ve bir daha arkası alınamadı. Başkumandan Vekili gençliğinde akademide, taarruza başlayan tarafın kazanacağını okumuştu.
Sayfa 94 - Balkan Savaşları
Batı Trakya Meselesi...
Batı Trakya Türkleri ise, Bulgar idaresinin Yunan yönetimine bile rahmet okutan kıyıcılığından çok korkmakta idiler. Ülkedeki Türk subaylarının eteklerine sarılıp, çekilip gitmemeleri için yalvarıyorlardı. Yunan Kralı Konstantin, Batı Trakya'nın Türkiye'de kalmasına İngiltere, Almanya, hatta Fransaʼnın itiraz etmeyeceğini, İtalya'nın tarafsız kalacağını, Rusya ve Avusturya baskısının ise mühim olmadığını gizlice Bâb-ı Âlî'ye duyurmasına rağmen Sadrâzam Said Halim Paşa, Yunan politikasının Avrupaʼnın en yalancı ve dönek politikası olduğunu söyleyip başına bir Batı Trakya meselesi almak istemedi. Fransa'nın İstanbul Büyükelçisi Maurice Bompard'ın (Moris Bompar), 22 Ağustos'ta Fransa hariciye nâzırına çektiği gizli telgrafta, Batı Trakya’nın Türkler'e verilmesi gerektiğini bildirmesi, Yunan Kralı'nı teyid ediyordu. Büyükelçi, Bulgarlar'ın girdikleri yerlerde Türk ve Yunanlı halka yaptıklarını "iğrenç ve aşağılık" olarak vasıflandırmakta, yeniden böyle sahnelere zemin hazırlanmasına Fransa'nın razı olmaması gerektiğini belirtmektedir. Harbiye Nâzırı İzzet Paşa da 9. Kolordu ile Batı Trakya'yı derhal ve Bulgarlar'ın hiçbir şey yapamayacakları şekilde işgal edebileceğini tekrarlamakta, fakat yılgın olan Sadrâzam, buna izin vermemektedir.
Sayfa 192
Çok sinir bozucu
Balkan Harbi'nin sebebi, İttihad Terakki ve onun politikasıdır. 4 yıl içinde, devletin muntazam gelirleri dışında dış borçlanma ve iç müsadereler (el koymalar) yoluyla 48 milyon altın elde edildi. Bu paranın nereye gittiği anlaşılamadı. Mağlûbiyetimizin sebebi, stratejik hatalardan fazla, sosyal, politik ve moral kokuşma idi. Köylünün
Sayfa 129 - Kamil Paşa hükümetinin Dahiliye nazırı edip Ahmed Reşid Bey:
Reklam
Pomaklar
İstanbul Muahedesi, Bulgaristan'da bir milyonun üzerindeki Türk'ü daha bu gibi büyük haklarla koruyordu. Ancak daha muahedenin imzası kurumadan Bulgaristan, Türkçe bilmeyen ve Bulgarca konuşan "Pomak" denen Müslümanlar'ın aslen Bulgar olduklarını, muahedenin kesin hükümlerine rağmen iddia ederek, bunları Hıristiyan olmaları için zorlamaya ve onlara Türkçe konuşan Müslümanlar'a tanınan hakların tanınamayacağını ileri sürmeye başladı. 1918'den bu yana gerek krallık, gerek komünist rejimlerinin, yürürlükteki İstanbul Muahedesi'ni nasıl uyguladıkları ise malûmdur.
Sayfa 193
Bab-ı Ali Baskını
Enver Bey, sayıları çeşitli eserlerde 8 ilâ 2000 arasında gösterilen bir kalabalıkla, Báb-ı Âlí'ye gelmişti (şimdiki İstanbul Valiliği Binası). Anlaşılan kalabalık gittikçe büyümüş, 200 kişiye varmış, sonra daha da artmıştır. Reşid Bey'in hâtıralarında "cem'iyyet-i beşeriyyenin en müstekreh tortuları" (insan toplumunun en iğrenç tortuları) dediği bu kalabalık, başlarındaki subay dışında, serserilerden, ipten kazıktan kurtulmuş takımından oluşuyordu.
Sayfa 139
Gazi Osman Paşa
30 Temmuz 1877'de Ruslar, 50.000 asker ve 184 topla Plevne'ye saldırdılar. Osman Paşa'nın 23.000 askeri ve 58 topu vardı. General Krüdner, selefinden daha şanssız oldu. 7.305 ölü verdikten sonra bozulan ordusunu zorla toplayıp Plevne önlerinden çekildi. Bu, İkinci Plevne Muharebesi ile Osman Paşa'nın adı bütün dünyada duyuldu ve ün kazandı.Sonuncu vuruşmada sadece 100 şehit ve 400 yaralı vermişti.
Sayfa 40
Petersburg'da sarayları muhafaza eden hassa alayları ve Ukrayna Kazakları'nın süvari birlikleri bile Plevne 'ye yığıldı. Eylülün ilk haftası içinde Plevne önüne Ruslar, 6 yeni tümen sevketmişlerdi. Bu da yetmedi. Çar II. Aleksandr, 50.000 kişilik Romen ordusunu, Romanya Prensi I. Karol'e şu meşhur telgrafı çekerek, imdadına çağırdı: "İmdadımıza gel! Ístediğin gibi, istediğin yerden, dilediğin şartlarla Tuna'yı geç! Acele Plevne'de yardımımıza yetiş! Türkler bizi mahvediyorlar! Hıristiyanlık, dâvâsını kay- betmek üzeredir!"
Sayfa 44
Reklam
Padişahlar hiçbir devirde orduyu iç politikada kullanmamişlardır. Bu, Osmanoğulları'nın değişmez prensibidir. Sultan Hamid buna dahildir. Muhaliflerini asla kendisine candan bağlı olan ordu ile korkutmamış, buna teşebbüs etmemiş, belki aklından geçirmemiştir. Devlet ve imparatorluk kurucusu, İslâm halîfeliğini de bünyesinde birleştiren bir hanedanın meşru hükümdarı olduğunu ileri sürerek tek başına yönetimini icra etmiştir. Bu iddia, imparatorluğun bütünlüğünün birinci faktörü olduğu için, 30 yıl gibi akıl almaz uzunlukta bir müddet iktidarda kalabilmiştir. İmparatorluğun bütünlüğünün ikinci faktörü olan Türk Ordusunu da 1876 darbesinin ayıbından kurtarıp politikadan uzak tutabildiği için, muvaffak olmuştur.
Sayfa 72
Bazı şeyler hiç değişmez
Bosna-Hersek'te ayaklanma devam ederken, 2 Mayıs 1876'da Tuna vilâyetinde, yani bugünkü Bulgaristan'da da büyük bir isyan patladı. İsyan, tamamen Rusya'ca plânlanmış ve silâhlandırılmıştı. Rusya’dan silâh alan 55 Bulgar köyünün erkekleri, Türk köylerini bastılar ve 1.000 kadar Türk'ü büyük vahşet sahneleri içinde öldürdüler. Bugünkü Bulgaristan'da bu tarihte Türkler, Bulgarlar'a nisbetle pek hafif bir çoğunluk teşkil ediyorlardı. Bulgarlar'ın sayısı Türkler'inkinden azdı. Müşir Abdülkerim Nâdir (Abdi) Paşa, iki tümenle âsîlerin üzerine yürüdü. 39 gün süren isyan, şiddetle bastırıldı. 4.500 âsî öldürüldü. Bu haber, Avrupa basınına, Türkler'in on binlerce Bulgar'ı öldürdükleri, yüzlerce Bulgar köyünü yerle bir ettikleri şeklinde intikal etti. Dehşetli bir Türk aleyhdarı propaganda, Avrupa'yı sardı; Atlas Okyanusu’nu aşıp Amerika'ya yayıldı.
İkinci Abdülhamid'in Selânik’te Alatini Köşkü'nde 2 oğlu ve 3 kızı ile ikameti, 3 yıl, 6 ay, 3 gün devam etti. Bu müddet içinde imparatorluk, Bulgaristan ve Doğu Rumeli’ni, Bosna-Hersek ve Yenipazar'ı, Libya'yı Kuzey Çad'ı, Girit'i, Rodos ve Oniki Ada'yı, Doğu Ege Asya adalarını, Makedonya'yı, Arnavutluk'u, Epir'i, Trakya'yı kaybetti.. Sultan Abdülhamid'in tahttan indirildiği zaman (1909) İtihadçılar için söylediği: - İmparatorluğu on yıl idare edebilirlerse, bir asır idare ettik diye öğünsünler! sözündeki keramet, açığa çıktı. Zira daha ancak 4 yıl geçmişti.
Sayfa 112
93 Harbi Bilançosu
Dobruca sancağı ilâvesiyle Romanya prensliği: 135.156 km², 5.300.000 nüfus (1875-78 yılları nüfusu). Niş sancağı ilâvesiyle Sırbistan prensliği: 45.427 km², 1.564.000 nüfus. Yeni aldığı kazâlarla beraber Karadağ prensliği: 9.427 km², 180.000 nüfus. Yunanistan'a bırakılan Tesalya: 13.488 km², 340.000 nüfus. Rusya'ya bırakılan Güney Moldavya (Bucak): 33.800 km², 800.000 nüfus. Avrupa'daki kesin kayıpların toplamı 237.298 km², 8.184.000 nüfus. Buna Asya'da kaybedilen Kars ve Artvin illeri ile Kotur kazâsını eklemek icab eder. Eğer Bosna-Hersek, Bulgaristan, Tunus, Kıbrıs gibi dolayısiyle Türk imparatorluğunun idaresinden çıkan ülkeler de katılırsa, 93 Harbi'nin bilançosu başdöndürücü mahiyet- te ortaya çıkar ve bütün bu topraklarda bugün yaşayan nüfusun bugünkü Türkiye nüfusu kadar olduğu görülür. İşte Midhat, Mahmud Celâleddin, Redif, İbrahim Edhem Paşalar gibi büyük gafillerin, kazanacakları hayaliyle Türkiye'yi sürükledikleri 93 Harbi'nin neticesi, rakamların belâgati ile budur. Bu savaş, Ruslar'ın Türkiye üzerindeki emperyalist ve doymak bilmez emellerini açığa vuran, en vâzıh tarihî olaylardan biridir.
Sayfa 68
İkinci Abdülhamid'e göre suçlar şahsî idi. Suçlunun ailesi de cezalandırılamazdı. Böyle bir şey Osmanoğlu olarak kendi şerefine ve halife olarak İslâm prensiplerine aykırı idi. Mahmud Şevket Paşa, padişahın en güvendiği ve hızla terfi ettirdiği generaller arasına girdi. Sultan Hamid, kendisine müşir (mareşal) rütbesi vermeyi düşünüyordu ki, meşrutiyet ilân edildi. Mahmud Şevket Paşa, Ittihadçı değildi. Hiçbir zaman da olmadı. Elyazısı hâtıralarında İttihadçı liderlerden "beyinsiz adamlar" diye bahseder. Ancak meşrutiyet ilân edilince, en kıdemlileri binbaşı veya yarbay olan İttihadçı subaylar, yüksek rütbeli bir generalin ismini kullanmak ihtiyacını duydular, Mahmud Şevket Paşa'yı ler. Sultan Hamidcilik'le itham edilmek ve meslek hayatına son verilmek tehlikesini göze alamayan paşamız, Ittihadçılar'la tam bir işbirliği yaptı. Gerek bu kompleksle, gerek Sultan Hamid'in inanmadığı irsiyet kanunları gereğine uygun olarak, Yıldız Sarayı yağması faciasına gözyumdu (1909). Padişahların asırlardan beri biriktirdikleri hazinelerin bir kısmı, tıpkı 33 yıl önce 1876'da Dolmabahçe Sarayı yağması gibi, paylaşılıp, bölüşüldü. Kanlı Türk katili Balkanlı komitecilerin cepleri, Türkler'in hâkanının mücevherleriyle doldu. Küçük rütbeli Türk subayı lekelendi. Buna gözyuman generaller Türk askerî şeref ve disiplinini bozmakla itham edildi.
Sayfa 146
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.