Akşam yaklaştıkça, anlaşılmaz bir kaygıdır sarıyor içimi, sanki gece benim için korkunç bir tehdit saklıyormuş gibi. Akşam yemeğini çabucak yiyorum, sonra okumaya çalışıyorum; ama sözcükleri anlamıyorum; harfleri zor seçiyorum. O zaman salonumda, bulanık ve karşı durulmaz bir korkunun, uyku ve yatak korkusunun baskısı altında, bir aşağı bir yukarı dolaşıyorum.