Sevilmeyi isteyip sevmeyi reddetmek çelişik görünmüyor mu?
Ruhunuzu, duyumsamaktan çekindiğiniz algılara açmanın zamanı gelmedi mi?
Şanslıların varlığını -zaman zaman- nereden üflendiği belli olmayan bir esinti şeklinde hissettiği yoğunlaşmalar, doğru olduğuna inandırıldığımız uzay-zaman kavramlarının dışında, yapay yetkenin baskıcı istismarından uzakta yaşam alanları ve yaşayanlarıyla, peri tozlarıyla kaplı tuhaf bir fırtınaya dönüşüyor! Ve artık kaçan değil, kalan kurtuluyor!
Duyguların bedenleştiği, kalbin -artık her neredeyse- belki de çok görünür olduğu için gizli kaldığı sürgünden ayağa fırlayıp, sakınımsızca dans ettiği, ağız dolusu kahkahalar fırlattığı ve kendi öz sıvısında boğulacakken titreyip koşuşturmaya başladığı, umut dolu bir roman...