Öne Çıkan Ayarsız Dergi - Sayı 31 kitaplarını, öne çıkan Ayarsız Dergi - Sayı 31 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Ayarsız Dergi - Sayı 31 yazarlarını, öne çıkan Ayarsız Dergi - Sayı 31 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ben bir keresinde çığlığımı yuttum, üç gün ne uyudum ne konuştum, içimde kıyamet yaşandı, dördüncü gün dünya yeniden yaratıldı. O zaman anladım ki insanın sesini duymak için var Tanrı.
“Seni unutmak korkusuyla doldum bir ân. Telefona sarıldım. Sesini duyarsam unutmam; ilk önce ses unutulurmuş çünkü. Aptal telefon, seni aramadı da adını arama motorunun birinde aradı. Ben de seni aramak üzere olduğumu unuttum. Gâlibâ sesini de unuttum.”
"Bu karabasan bittiğinde yalnızca annem ve sevgilim değil artık Tanrı da yoktu hayatımda, yani üstümden esirgemesini ve bağışlamasını kaldırdı sanırım.
Bilemiyorum. Bilinemez..."
Ben bir keresinde çığlığımı yuttum, üç gün ne uyudum ne konuştum, içimde kıyamet yaşandı, dördüncü gün dünya yeniden yaratıldı. O zaman anladım ki insanın sesini duymak için var Tanrı.
"Kendisi de bir pehlivan kudretinde olan Halil Paşa, Abdülaziz Han'ın Fransa gezisinde Sultan'a refakat etmiştir. Ne var ki keyifli geçmekte olan Paris gezisi sırasında bir sergiyi ziyaret eden heyetin tadını kaçıran bir olay yaşanacaktı. Fransızlar kırmızı çuha ile kaplanmış bir yastığa "Tete Turque" yani Türk kafası adını vermişlerdi. Gelen geçen de bu makineye bağlı yastığa yani Türk kafasına yumruk atmaktadır. Bu nahoş duruma bir hayli içerleyen Sultan Abdülaziz, yanındaki Halil Paşa' ya dönerek "Halil Paşa göreyim seni, şunlara Türk'ün kudretini göster" diyecek Halil Paşa şöyle bir gerilerek makineye sadece tek bir yumruk atacak ve Fransızların Türk kafası dedikleri makine paramparça olarak sağa sola dağılacaktır. Abdülaziz Han müstehzi nazarlarla olayın şaşkınlığıyla gözleri yuvalarından uğramış şahitlerine bakarak; "Bu Türk kafası olamaz olsa olsa Avrupalı kafası olur," diyecektir "