Türkiye'de İslami Oluşumlar

Ayet ve Slogan

Ruşen Çakır

Ayet ve Slogan Gönderileri

Ayet ve Slogan kitaplarını, Ayet ve Slogan sözleri ve alıntılarını, Ayet ve Slogan yazarlarını, Ayet ve Slogan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
:D
Adnan Hoca'nın dışında kimsenin desteğini alamayan Yüksel, birdenbire kendisini Atatürk'ün yanında buldu.
Sayfa 263 - Metis Yayınları - Edip Yüksel ve Adnan OktarKitabı okudu
Adnan Oktar ve Cemaati
... Oktar'ın önünde yepyeni, herkes tarafından ihmal edilmiş geniş bir alan açılıyordu: Burjuva yaşantısının nimetlerinden sonuna kadar yararlanan ama bir türlü "manevi tatmine ulaşamayan" parlak gençler. Bu andan sonra Oktar, "Abi"likten "Hoca"lığa terfi etti. Hz. Muhammed'in sünnetine uygun olduğunu söylediği ortadan ayrık, yağlanmış saçları, uzun gür sakalı ve siyah takkesiyle, öğrencilerinin çeşitli kolejlerden, Boğaziçi gibi üniversitelerden, Bebek, Bağdat caddesi gibi semtlerden, diskoteklerden, kafeteryalardan "topladıkları" gençleri bizzat kabul ediyordu. Ya Ortaköy'deki evinde, ya da camilerde onlara "tavşanım, civcivim" gibi sıfatlarla hitap ediyor, "iyi ahlaktan, sevecenlikten" söz ediyordu. Titizlikle yumuşatılmış, etkileyici bir ses tonuyla konuşuyor, karşısındakilerin gözlerinin içine içine bakıyor, küçük sevgi dokunuşlarını ihmal etmiyordu. Sürdükleri rahat hayattan aslında hoşnut olmadıklarını "öğrenen" gençlerden Adnan Hoca'nın halkasına iştirak edenleri daha sonra bir üst çalışma bekliyordu: Çoğu Hıristiyan menşeli yabancı kaynaklardan Darwinizm ve Yahudilik-masonluk aleyhine bilgi ve belge toplamak, bunları çevirerek Hoca'larına iletmek, daha sonra onun "Harun Yahya" adıyla "yazacağı" bol renkli resimli, kuşe kâğıtlı kitap ve broşürlerini pazarlamak.
Sayfa 259 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Herkesin bol bol İslam'dan söz edip, iş Türkiye'nin sorunlarına somut çözümler üretmeye geldiği zaman nedense dilsiz kesildiği (tabii ki istisnalar var) İslami kesim içerisinde, en azından 147 maddelik bir programa sahip olan DİRİ-P'in ayrıcalıklı bir yeri var.
Sayfa 243 - Metis Yayınları - Ardındanda programının önemli ve ilginç bulduğu bazı bölümlerini sunmuş.Kitabı okudu
Sezai Karakoç'un Diriliş Partisi
Teorik olarak, gitgide anlamsızlaşan ve yozlaşan Türk siyasi yaşamına yeni bir soluk getirebilecek olan DİRİ-P, pratikte (maalesef) bunu gerçekleştirebilmekten hayli uzak görünüyor.
Sayfa 242 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Örneğin partinin organı durumundaki Milli Gazete ve Yeni Devir gazeteleri, değil başka kesimleri, partinin inanmış kadrolarını bile tatmin etmiyor. RP'den haberler şeklinde esas olarak Prof. Erbakan'ın reklamını yapan bu gazeteler Türkiye'deki İslami kesimin eriştiği kültürel düzeyin çok çok altında seyrediyor.
Sayfa 239 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Halbuki İslamcılar, toplumun diğer kesimlerinin de okuduğu, "okumak zorunda kalacağı" yayın organları özlüyorlar artık.
Sayfa 229 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çok iyi :D
"9 Işık'ınızı alın, münasip bir yere koyun... Adına 'doktrin' dediği doktrin müsvettesi 'boktrin'ini Ahbes'e övgülerle dolduran lider ve hempası..."
Sayfa 186 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Kenar Mahalle Aristokratları
Bir yandan bu felsefi dille hedefledikleri aristokratlığa iyice yaklaşan İbdacılar, öte yandan iflah olmaz bir argo tutkunu oldukları için kenar mahalle insanlarını andırıyorlar.
Sayfa 185 - Metis YayınlarıKitabı okudu
İbdacıların, bağlandıkları çizginin "vahye dayalı, tevhidi akideye sımsıkı bağlı bir dünya görüşü, bir diyalektik tarzı" olduğunu ısrarla tekrarlamalarına rağmen haklarında İslami kesimde oluşmuş antipatiyi silebilmeleri kolay değil. Örneğin karşılarına hemen Necip Fazıl ve S. Mirzabeyoğlu'nun âlim olmamaları, İslami ilimler konusunda tedrisat görmemiş olmaları çıkartılıyor.
Sayfa 181 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Büyük Doğu-İBDA'nın Yeri ve Önemi
Onların İslami kesimin büyük çoğunluğundan ayıran yönlerinden biri de bir dünya görüşüne sahip olmaları. Bu söz ilk bakışta saçma gelebilir, "bütün İslamcıların bir dünya görüşü yok mu?" diye sorulabilir. Şimdiye kadarki bölümlerde gördüğümüz ve bundan sonraki bölümlerde göreceğimiz gibi Türkiye'deki İslamcı çevreler (arayış içindeki istisnalar hariç) dünya görüşlerini "İslam" olarak tanımlıyorlar, referansları ise Kuran ve Hz. Muhammed'in sünneti. Ancak içinde yaşadığımız ülke koşullarında nasıl bir program için hangi yollara başvurulması gerektiği konularındaki görüşleri oldukça muğlak, varolan politik tavır alışların çoğu istikrarsız ve belli bir sistematikten uzak. (...) Necip Fazıl Kısakürek'in genelde Büyük Doğu dergisindeki yazılarında, özelde İdeolacya Örgüsü ve Büyük Doğu İdeolocyası kitaplarında kuramsallaştırdığı "Büyük Doğu" çizgisiyle, Salih Mirzabeyoğlu'nun bu çizginin tatbiki için geliştirdiği "İBDA diyalektiği"ne birer müslüman olarak bağlı olduklarını söylüyorlar.
Sayfa 179 - Metis YayınlarıKitabı okudu
118 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.