İbdacıların, bağlandıkları çizginin "vahye dayalı, tevhidi akideye sımsıkı bağlı bir dünya görüşü, bir diyalektik tarzı" olduğunu ısrarla tekrarlamalarına rağmen haklarında İslami kesimde oluşmuş antipatiyi silebilmeleri kolay değil. Örneğin karşılarına hemen Necip Fazıl ve S. Mirzabeyoğlu'nun âlim olmamaları, İslami ilimler konusunda tedrisat görmemiş olmaları çıkartılıyor.