Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu ve Özgürlüğün Elli Tonu serisini Pegasus Yayınları etkinliği için okudum. Konu belli kapakta yazdığı gibi. Seri olduğu ve konu devam ettiği için üçünü birden yorumlayacağım. Birincisi okurken kendimi reklam seyrediyor gibi hissettim. Her şey marka idi. Bir paragrafta 5- 6 kere Converse ayakkabılarım. Her paragrafta Audi SUV , A3, A8. "Kodak makinemi aldım, Kodak filmimi taktım." gibi marka kullanılmadan kurulmuş cümle yok gibi. Bu da çok rahatsız edici. Çoğu bölüm erotiklik sınırını aşıyor, bence bu kadarı gereksiz. Aşk - erotizm- porno sınırları iyi çizilmeli. Marka reklamları abartıldığı gibi erotizm de abartılmış. Bir Barbara Cartland, Beyaz Dizi, Daniella Stell tadı yok. 25 senedir aşk romanı okumadığım için yeni yazarları bilmiyorum :( Psikolojik tahliller yapılmaya çalışılmış ama oda yeterli değil, çok yüzeysel. Başından sonu belli polisiye romanlar gibi. Sayfa sayısını çoğaltmak için gereksiz uzun tasvirler yapılmış ; şifoniyerin çekmecesinin kulpuna kadar anlatmış. Oyun odasına her girdiğinde odanın detaylarını anlatarak hikaye gereksiz uzatılmış. Devamlı olarak zenginlik vurgusu var , zenginlik abartısın dan olaylara adapte olamıyorsunuz. Bir de " Son Söz " diye bir bölüm eklenmiş ; kitabın yarısı neredeyse bayağı uzun bir son söz ve ilk kitabın yarısı tekrarlanmış. Bu zamana kadar okumamakla hiç bir şey kaybetmemişim, Pegasus yayınları etkinliği olmasaydı ve Nihal Kara Yurtseven okumam için göndermeseydi kesinlikle alıp okumazdım. Genede merak edenler , okumak isteyenler okuyabilir.