"Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte."
İliklerime kadar hissettim Nilgün Marmara'nın bu cümlesini kitabın her bir satırında. Şimdinin toksikliği ile yakın geçmişin saflığı, berraklığı arasında sıkışıp kalmış bir şekilde bitirdim. Adapazarı'nı tekrar gezdim, tren garında bıraktığım hatıralarımı yeniden anımsadım. Bir soruya da takıldım kaldım...
"Siz, hangi dualarınız için gözyaşlarıyla dolu bir pişmanlığı göze alırdınız?"