İskender Pala'nın diğer bir çok kitabı gibi güzel bir kitaptı. Leyla ve Mecnun üzerinden bir çıkarım mevcut olmuş. Tam olarak L&M hikayesi değil ama konular güzel işlenmiş. Fuzuli'ye âmâ kütüphaneci tarafından verilen hançerden başlayıp tüm dünyayı ilgilendiren bir sırra sahip olması ve Fuzuli'nin onu kitabının beyitleri arasına gizlemesi, -özellikle de aşkla ilgili olan - ve bu kitabın asırlarca oradan oraya sürüklenmesi, dönem dönem BC'nin eline geçmesi ama BC'nin artık eskisi gibi olmaması onu sadece hazineye sahip olmak için aramaları, en sonunda bulunması ama tabletlerin parçalanması konusudur ve değişik bir hava katmıştır kitaba.
En çok üzüldüğüm karakterde Rukâldi. Sırf harem entrikaları yüzünden hamile haliyle sevdiği adamdan ayrılıp oradan oraya sürüklendi. İnsanlara inanıp yoluna devam etmeye çalıştı ama en son elim bir şekilde ölmesi çok acıklıydı. Kitaba bıraktığı şakayık şekli ve daha sonra sahip olanların o şakayığın üzerinden öpmesi de güzel bir detaydı.
En sevindiğim yerlerden biri de daha sonralardan olan padişahın Rukâlin öldürüldüğünün farkında olmasıydı.
Ama sonlara gelirsek şifreyi bulmaları, hazineyi çıkarmaya çalışmaları gibi son bölümleri sevemedim. Sonu daha detaylı bir şekilde ya mutlu sonla yada mutsuz sonla bitebilirdi. Bu kadar önemli bir bilginin bir adamın eline geçmesi sinir bozucuydu. Bu önemli sır ya şaşalı bir şekilde deşifre olup hazine bulunmalıydı yada şaşalı bir şekilde kimin aldığı belli olmayıp kaçırılmalıydı diye düşünüyorum.
Fakat konusu güzel ve bence sarıyor