Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bağımlı Aileleri İçin Rehber Kitap

Kültegin Ögel

Bağımlı Aileleri İçin Rehber Kitap Hakkında

Bağımlı Aileleri İçin Rehber Kitap konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

"Ben aslında istersem bırakırım" "Ben bağımlı olmam" "Bu son" "Bir daha asla" "İşim bitsin kapatacağım" "Son paket"... Ailelerinde madde bağımlısı olan kişiler bunlara benzer sözleri kim bilir kaç defa duymuşlar ama sonuç değişmemiştir. Ailenin üyelerinden biri yine saatlerce bilgisayarın başından kalkmaz, son şişe, son paket, son enjeksiyon, son hap, son kumar bir türlü bitmez. Bağımlılık bir hastalıktır. Ancak aniden gelişen bir hastalık değildir. Belirli bir süreç içinde yavaş yavaş gelişir ve insanların büyük çoğunluğu bu sürecin farkında değildir. Farkına varıldığı zaman ise genelde bağımlılık gelişmiştir: Her insanın midesi ağrıyabilir ama bazı kişiler artık ülser olmuşlardır. Mide ağrısı bir belirti, u?lser bir hastalıktır. Herkes alkol içebilir, internette vakit geçirebilir, oyun oynayabilir ama bazı kişiler artık bunların bağımlısı olmuşlardır. Prof. Dr. Kültegin Ögel, özellikle bağımlı ailelerine yardımcı olmak amacıyla kaleme aldığı bu eserinde alkol, uyuşturucu, sigara gibi madde bağımlılıklarının yanı sıra, teknolojinin gelişimiyle ortaya çıkan bilgisayar ve internet bağımlılığı hakkında da bilgi vermektedir. Bağımlılığı aile üyelerinin topluca oynadıkları bir "oyun" olarak niteleyen Ögel, bu oyuna nasıl son verilmesi gerektiğini de herkesin kolayca anlayabileceği şekilde izah etmektedir. (Tanıtım Bülteninden)
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 4 dk.Sayfa Sayısı: 355Basım Tarihi: 2015Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786053321316Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 65.9
Erkek% 34.1
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Kültegin Ögel
Kültegin ÖgelYazar · 11 kitap
1964 yılında Ankara'da doğdum. TED Ankara Kolejinden mezun olduktan sonra Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim. Psikiyatri uzmanlık eğitimimi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde 1992 yılında tamamladım. Tıbbi Hipnoz Derneğinin kurucu üyesi oldum. Farklı konulara ilgi duyduğum için şefim tarafımdan uyarıldım. Mecburi hizmetimi Bayrampaşa cezaevi hastanesinde yaptım. Bakırköy'deki arkadaşlarımla depresyonla ilgili birçok çalışma yürüttüm. 1994 yılında Bakırköy'deki mesaime ek olarak Acıbadem Hastanesine bağlı Bağdat caddesi polikliniğinde de çalışmaya başladım. Üç arkadaşımla birlikte Şizofrengi dergisini çıkarmaya başladık. Çok keyifliydi... 1995 yılında Bakırköy'de yer değiştirdim ve AMATEM'e geçtim. Böylece o güne kadar ilgilendiğim depresyonun yanında bağımlılıkla da ilgilenmeye başladım. Uzun dönem AMATEM'in sorumluluğunu üstlendim. 2000 yılında çok sevdiğim AMATEM'den ayrıldım ve çok seveceğim ÇEMATEM'de, yani bağımlı çocuk ve gençlerin kaldığı serviste çalışmaya başladım. Gençlerle çalışmayı bu dönemde öğrendim ve onları daha iyi anladım. Ama tüm Bakırköy'ün hedefi haline geldim. Çocuklar ortalığı karıştırdıkça, sorun benim başıma patladı. Aynı serviste arabamı çaldırdım, odam soyuldu. Ama ben o çocukları seviyorum... Bu arada 1998 yılında istemeye, istemeye psikiyatri doçenti oldum. 2010 yılında ise isteyerek profesör oldum. Ama "doçentlik daha mı iyiydi?" diye halen düşünüyorum... 2003 yılında Yeniden Derneğini bir grup vefakar dostum ve arkadaşımla kurdum. Devletin yapamadıklarını yapmak, özellikle önleme çalışmaları yürütmek amacımızdı. Kimsenin ilgilenmek istemediği sokak çocukları, suça itilen gençler, uyuşturucu kullanan insanlar hedef grubumuz oldu. Bu süre içinde davranış ve dürtü kontrol sorunları ile iyice haşır neşir oldum. Tutkular ve tutkunun getirdiği her türlü sorun mesleki ilgim olmaya başladı. Bunların yarattığı depresyon ve panik atak da, doğal olarak uğraş alanım haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü ile Bedirhan Üstün sayesinde tanıştım. Hekimlere yönelik depresyon eğitimi, ardından yine hekimlere yönelik psikiyatri eğitimlerinde dünya çapında danışmanlığa kadar uzanan deneyimlerim oldu. Dünya Sağlık Araştırmalarında ülkemizde proje yürütücülüğü, üç Avrupa ülkesinin de koordinatörlüğünü yaptım. UNICEF ile çocuk ve gençlik cezaevlerinde projeler yürütmeye 2004 yılında başladım. Suça itilen çocuk ve gençlere yönelik cezaevi kurumlarında uygulanmak üzere psikososyal programlar geliştirdik. Etkin Hükümlü Yönetimi isimli projede cezaevinin koşullarını değiştirmek için Adalet Bakanlığı ve UNICEF ile birlikte çalıştık. Her hükümlü için ayrı, bireyselleştirilmiş bir program oluşturmaya çalıştık. 2006 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden ayrıldım. Çünkü Boğaziçi Üniversitesinde verdiğim Bağımlılık dersini vermem yasaklandı. Yasaklanma gerekçesi haftada yarım günümü bugüne kadar Türkiye'de ilk kez verilmeye başlanan bu ders için harcamamdı. Ben de ders vermeyi seçtim... Okan Üniversitesinde klinik psikolojisi yüksek lisansında psikofarmakoloji dersleri de vermeye başladım. Benim için farklı alanlar, farklı keyifler yarattı... Bağımlılık Tanı ve Tedavi Merkezini Defne Tamar Gürol ile kurduk, sonra ben ayrıldım... Yeniden Derneğinde başka projelerden bulduğumuz kaynaklarla ve devletten hiç destek almadan yüz bine yakın kişiyi eğittik. Ama kimsenin yemediği kadar cezayı, vergi dairesi şefinin dahi bilmediği ayrıntılar yüzünden yedik. Motivasyonel görüşme Tekniği ve Farkındalık terapisi ile yakından ilgilendim ve ilgileniyorum. Bu arada okul terki ve devamsızlık sorunu içimi çok acıttı. Şimdi ilgi alanım haline geldi... Acıbadem hastanelerinde psikiyatri ve psikoloji grubunun kuruluşunu Cem İncesu ile birlikte üstlendik. Hala uğraşıyoruz. Bu arada Acıbadem Üniversitesinde öğretim üyesi oldum. Çok eğitim yaptım, çok konferans verdim. Ama ikisini de yapmayı çok severim. Halen yaşıyorum...