Dilsiz konuşmak istiyordu kendi kendisiyle. Aynaya bakmadan görmek kendi toprağını. Aralamak dilin perdelerini. Ama korkuyordu işte. Sanki açsa perdeleri ve aynasını pencerenin, karanlık bir boşluk dolacaktı içeriye. Dilin örtüsü altında varolmayan yeryüzü.
Oysa biz basit insanlarız. Ve ölümlü. Yaşamayı ve baharı bu yüzden severiz. Doğan her şeye inanırız. Çocuklara, güneşe bize düşler sunan ay ışığına. Sevdiğimiz kadının boynunu okşamak isteriz ve çocuklarımızın. Günü, kızarmış bir ekmek gibi tazeyken bölüşürüz ve akşamın kızıl tüyleriyle gelip sabahın yumurtaları üstüne yumuşacık oturmasını severiz. Şarap, acılarla da mayalanmış olsa sarhoş eder bizi. Ve çocuklarımıza ekilmiş toprak kadar gerçek bir gelecek bırakmak isteriz.
Bahar İsyancıdır
Onat Kutlar