Nuri Pakdil'in 7. tiyatro eseri Bakır Dönemi.
Zaman; İkinci Dünya Savaşı ile Üçüncü Dünya Savaşı arası.
Yer; insanın sinir sistemi.
Yazar bu eserinde de tanrıtanımazlık ve tanrıtanımazlığın insan üzerinde etkileri üzerinde durmuş. Mucizeler değersiz görülmüş ve unutulmuş tanrı.
İyiler hor görülürken; kötüler, katiller el üstünde tutulmuş. İnsan ölümleri artık sıradanlaşmış, intiharlar rutinin bir parçası haline gelmiş.
(Kitaptan bir bölüm)
"Cepheden görünen yerlerde, intihar edenlerin büyük boy fotoğrafları; intiharlarından sonraki hallerini gösteren fotoğraflardır bunlar. Erkekler çoğunluğu oluşturur. Kuşkusuz, kadınlar da, azımsanmayacak denli görünürler fotoğraflarda. Erkeklerin kalın sicimlerde asılı olmalarına karşılık, kadınların renkli giysileri birbirine bağlanarak asıldıkları gözlemlenir."
İntiharlar yalnızca gözlemlenip haber malzemesi hâline gelmiş. İntihara sürükleyen sebepten ziyade intihar edenin intihar şekline ve intihar edenin cinsiyetine, intihar ederken ne giydiğine, hatta intihar için kullandığı malzemenin rengine takılır olmuşuz.
(Kitaptan bir söz)
-Cellat: "Dün üç, sabahleyin beş"
Evet, dün üç kişi, bugün beş kişi intihar etmiş cümleden anlaşılacağı üzere. O kadar alıştık ki ölümlere, o kadar alıştık ki imanını yitirip intihar eden bireylere. Bizim için yalnızca sayılardan ibaret bir hâle geldiler. Cümleyi tamamlamadan yalnızca sayılarla anlatmaya başlar olduk.
Suçlu kim peki?
Artan intiharlar mı?
İntiharlara alışan bizler mi?
İntiharlarlara sebep olan sistem mi?
Suçlu kim bilmem ama bu düzende bir şeylerin ters gittiği aşikar.