Gelecek, asalaklığındır. Şimdi bütün iş aralıksız yeni yeni asalaklıklar bulup çıkarmakta. Asalaklığın şerefine içiyorum, düşünürseniz siz de beni haklı bulacaksınız ya!..
Fransa’nın en beğenilen edebiyatçılarından biri, şiirin usta ismi Louis Aragon’dan bir düz yazı. Yaklaşan ilk büyük dünya savaşının gölgesi altında burjuvaya baş kaldırının; kadınların, emekçilerin, ezilenlerin kuralları yıkıp kendilerine yol açmaya çalışmasının hikayesi bu. Aragon’un kaleminden epey uzun, detaylı bir hikaye.
Aragon romanını, o
Eğer biz, anneler, çocuklarımıza savaşa kıyasıya kin duymayı öğretir; daha ufacıkken yüreklerinde toplumcu kardeşlik duygusunu ve bilincini uyandırabilirsek, bir zaman gelecektir ki yeryüzünde, en ucu ucuna bir tehlike anında bile onların yüreğinden bu ülküyü sökebilecek herhangi bir iktidar kalmayacaktır. Çünkü bu gençler, en korkunç çatışma ve tehlike anlarında bile, önce insanlık ve proleterlik görevlerini hatırlayacaklardır.
Bu külrengi örtünün altından, dinle nehrin akışını duy, sanki bir yerlerde tabak çanak kırıyorlar. Yukarıdan sisi ara sıra güneş deliyor, o zaman Rhin’in öte yakası üzerinde bir altın gümüş tozu yağmuru. Bu arada evler de başlarını, bazen gövdelerini bile gösteriyorlar. Eski Basel evleri bunlar, çifte pencereleri, yeşil panjurları, kiremitleri eskilikten esmerleşmiş.
”Rockefeller’i biliyorsunuz, büyük Fransız dostu adam, Alman petrolcüleriyle boğaz boğaza. Bütün sorun, önce Amerikalı dostlarımızın sonra da bizim denetimimizde bulunan Alman pazarının elimizde kalıp kalmayacağını bilebilmekte! Eğer Alman Hükümeti, geçen yıl Reichstag’ın onayladığı devlet tekelini kaldırmazsa, partiyi kaybedeceğiz. Deutsche Bank grubunun, Rockefeller grubuna zaferi olacak bu. Tek umudumuz silahlanma zorunluluğunun Alman kapitalinin petrol işine kaymasını önlemesi elbet. Böyle olunca Fransa’da enerjik, kararlı bir bakanın bulunması çok işimize yarar; çünkü ülkemizin silah donatımını geliştirerek, II. Guillaume’u imparatorluk hayallerine kapılmaktan da alıkor.”
Sevmek dediğin neydi senin,
bir adamın insafına kalmak, bütün öbür kadınların durumuna düşmek demek değil mi? Yani kölelik, saçını elin adamına süpürge etmek, pencere arkalarında iş işleyip koca beklemek.