Genç yazar, gözucuyla baktığı, bulanık biçimde tanıdığı kalıpları kırma isteği duymakta haklıdır:Yeni levhaları o diker dikecektir. Genç okur da öyle: Değişimi, dönüşümü, başkalaşmayı o olmasa kim özleyebilir?
Bilebildiğim kadarıyla üç çağdaş roman: Thomas Mann'in "Doktor Faustus" u, Hermann Hesse'nin "Boncuk Oyunu" ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Mahur Bestesi, bozulan toplumsal yaşam uyumunu ve yerküre dengesini müzik aracılığıyla yeniden kurma düşüncesi üzerine inşa edilmiştir: Mann ve Tanpınar'da bir kaçıştan çok geri çekiliş ve ezginin vaadini kabuğun içinde kovalamadır ağır basan; Hesse ise, ileri çıkmayı, ezilen saflığı yeniden yeni insanlarla, müziği dünya eğitiminin kilidi kılarak sağlamayı yeğler: Terazinin yıkım kefesinin karşısında müziğin adım adım, hayatın içinden geçerken gün- begün kazandırabileceği uyum kefesi neredeyse tek seçenek olarak durur onlarda.
1973'te Türk şiirine girer "Zebra". Balinanın Amerikan ro- manina, gergedanın Italyan sinemasına, sıçrayan fasulyelerin gerçeküstücü yazına girişleri gibi. Şiirimizin zebrası mıdır Necatigil?
Şair toplumun zebrasıdır, demeye getirir.