Batı Penceresinin Meleği kitaplarını, Batı Penceresinin Meleği sözleri ve alıntılarını, Batı Penceresinin Meleği yazarlarını, Batı Penceresinin Meleği yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gustav Meyrink ile tanışmam iyi ki okudum dediğim #babilkitaplığı serisi ile olmuştu. Kalemini, dilini, anlatımını ve kurgusunu çok sevmiştim. Sonra #golem ile bu sevgi pekişti. Kolay okunan kitaplar olmasa da derin ve katmanlı kitaplar okudum.
Batı Penceresinin Meleği'de zor okunan, alt metinlerde insanı cezbeden harika bir kitaptı.
Konusundan kısacık bahsedecek olursam;
Baron Müller kuzeni John Roger'den kendisine miras kalan günlükleri okurken yolları kraliçe 1.Elizabeth'in büyücüsü ve kendisinin atalarından olan John Dee ile yolları kesişir.
#johndee , İngiliz matematikçi, astronom, astrolog, okült, seyir, emperyalist, ve yazar. Dee, Kraliçe I. Elizabeth'in danışmanlığı yapmış, hayatını simya, kehanet ve Hermetik felsefeye adamıştır. Dee, bilim ve sihir dünyalarını ayırt etmek için çalışıyordu.
"daha basit olsun diye 'ben' diyelim — ben'i biliyorsunuzdur, ben sonsuzdur. Her varlık ölümsüzdür, sadece bunu bilmez ya da dünyaya gelirken —veya onu terk ederken— unutur, bu yüzden de kimse, onun ebedi yaşama sahip olduğunu iddia edemez.
Ve Aziz Patrick şöyle dedi: Her kim ki buradan içeri girerse, onun için artık başka hiçbir kefarete hacet kalmasın ve ateş çukurunda saf altın misali bir sabahtan diğerine durmaksızın erisin. Ve sonra bir çoğu içeri girdi fakat çok azı geri dönebildi. Zira kader ateşi, herkesi kendi tabiatına göre ya temizler ya da yakar.
Bazen nesneler bizim onlara hâkim olduğumuzdan çok daha hâkimdirler bize; bu gibi durumlarda belki de asıl yaşayanlar onlardır ve sadece kendilerini ölü gösteriyorlardır.
|Batı Penceresinin Meleği, Gustav Meyrink
Bazen nesneler bizim onlara hâkim olduğumuzdan çok daha hâkimdirler bize ; bu gibi durumlarda belki de asıl yaşayanlar onlardır ve sadece kendilerini ölü gösteriyorlardır.
Zira bir süredir, sanki çok uzaklardan, bedenim ve yaşamımla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir drama ya da eğlenceli bir komedi izliyormuşum gibi geliyordu bana.
Bazen nesneler bizim onlara hakim olduğumuzdan çok daha hakimlerdir bizlere; bu gibi durumlarda belki de asıl yaşayanlar onlardır ve sadece kendilerini ölü gösteriyorlar.