En Eski Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi Gönderileri
En Eski Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi kitaplarını, en eski Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi sözleri ve alıntılarını, en eski Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi yazarlarını, en eski Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Beyoğlu'na doğru ilerliyorlardı, tam Hachette'nin önüne geldiklerinde başlarına sanki yıldırım düştü. İstanbul'un eski apartmanlarının çatılarından ta aşağılara kadar sarkıtılmış Yunan, İngiliz, İtalyan, Fransız bayrakları tepelerine namussuz bir yumruk gibi iniverdi."
"Payitaht İstanbul "namussuzlukları" yaşarken, cephelerdeki "Türk orduları" da mütareke vurgununu yemişlerdi. "Türk orduları" sözü Osmanlı orduları sözünün yerini çoktan almıştır. Osmanlı ordusu lafı belli bir dönemdir, çoğu subaylara ters gelmektedir.
İttihat ve Terakki Türkçülük hareketini yerleştirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun, bazılarınca "peygamber toprakları" denilen yerlerini, Anadolu'nun yoksul Türk halkının Türk çocukları müdafaa ediyordu."
"İtilaf Devletleri'nin, yani Düvel-i Muazzama'nın parası vardır, sanayilerini ilerletmiş devletlerdir. Uzun seneler devam edecek harpleri besleyecek kuvvete sahiptirler, milletleri zengindir, galip sayıldıkları için moralleri yerindedir. Zamanın en yüksek seviyedeki silahlarına sahiptirler. Bütün denizleri hâkimiyetleri altında tutacak donanmaları mevcuttur. Ordularının mevcudu yüksektir, sömürgeleri vardır.
Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul yolundaki vaziyeti şudur:
Para yoktur. Ordu terhis edilmektedir, silahlarına el konulmaktadır, donanma zaten kâfi değildir, eldeki de Haliç'e tıkılmaktadır. Elde kalan silahlar kâfi değildir. Ordular cephelerden geri çekilmektedir, memleketin insanları savaşlardan kırılmış, usanmış ve yorulmuştur, seciyeleri yüksektir fakat yoksulluk, hastalık bu insanları pençesine almıştır."
Sayfa 128 - Kaynak Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
"1918 yılı Kasım ayına gelindiğinde bütün iç ve dış ticaret kadrolarında tek Türk kalmamış, bankalar, şirketler tam olarak azınlıkların; su, ışık, gaz, her türlü ulaştırma, telefon, rıhtımlar, limanlar, fenerler “yabancıların” eline geçmiştir... Velhasıl Türkler kendi vatanlannda artık kiracıdırlar, yabancıdırlar... Zaten azınlıkların ve yabancıların elinde olan bu işler artık tamamıyla itirazsız bir biçimde iyice elden çıkmıştır... Kendi vatanında kiracı olmak..."
Sayfa 144 - Kaynak Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Celal Bayar;
"(...)Bir söyleyeceğim var: Atatürk olmasaydı kimse onun yaptığını yapamazdı, ben bunun en yakın şahidiyim, kim ben yapardım derse veya şu yapardı denilirse YALANDIR..."
Bu insanlar nasıl inanmış. Bu insanlar da nasıl bir yürek varmış. Okurken esas duruşa geçmek geliyor içinizden; Selam durmak; duveli muazzama denilen pis emperyalizme ve onun uşaklarına fırsat vermeyen bu koca yürekli insanlara. Yüreği vatan ile atanlara. Can verip hem AL BAYRAK, hem de BAYRAKTA AL olanlara... KÖTÜSÜ GELİNCE yılmayanlara.
İyi bir gazeteci oluyorsunuz, ama daha iyi olabilmek için yakın tarihimizi araştırmaya devam edin, çünkü göreceksiniz ki, Türkiye ondan hiç kopmadan yaşayacaktır.