Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi
Taylan SorgunÖne Çıkan Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi Gönderileri
Öne Çıkan Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi kitaplarını, öne çıkan Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi yazarlarını, öne çıkan Bekirağa Bölüğü ve Mütareke Dönemi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Talat Paşa, sanki tarihe hesap veriyordu:
"Sonuna geldiğimizi görüyorum... Hakikat budur... Acıdır, ama budur. 1900'lerde yola koyulduk. Ne yaptıysak devleti kurtarmak için yaptık... Millet perişandı... Elimizden geldiği kadar gayret gösterdik. Ama, Reval Mülakatı bizi harbe kadar götürdü. Cephelerde kırıldık. İşin başından sonuna başımızı sayısızca iplere uzattık... Ölüm sehpaları hep önümüzde durdu. Artık varsa günahlarımız ve sevaplarımızla tarihe gömülüyoruz. Ama biliyorum ki, tarih bizim için kötü demeyecektir. Ben hemen istifa ederken yeni kurulacak hükümet önünde hesap vermeyi düşünüyorum. Şimdi beni bu yeni durumda da yalnız bırakmayacağınızı umarım. Hesaplarımızı vermeliyiz. Bunun sonunda ölüm varsa oraya giderken müsterih olacağım, çünkü hiç olmazsa arkamızdan gelecekler yeni bir ruh hali içine girmişlerdir. Bunu temin etmek de mühimdir, hem de çok mühim... Onların yeniden başlayacaklarına emin olduğumu söylemek istiyorum. İlerideki durumu dikkate alarak İstanbul dışına mümkün olduğu nisbette silah ve mühimmat gönderilmelidir. Bizden sonra gelecek hükümetin bir sulh imzalamak zorunda kalacağı bellidir. Bu sulh ne kadar iyi olursa olsun Reval 'de verilen karar icra edilecektir. Zaten harb bunun için çıkartılmıştı..."
Sayfa 12 - Kamer
"Ölünceye kadar direnmek..."
"Ya da sonuna kadar direnmek..."
Kader sanki ölçülüp biçilmiştir.
İyi bir gazeteci oluyorsunuz, ama daha iyi olabilmek için yakın tarihimizi araştırmaya devam edin, çünkü göreceksiniz ki, Türkiye ondan hiç kopmadan yaşayacaktır.
Şimdi yarına bakalım...
Orada kader ve talih tarihle yan yana gelecektir.
Garip gelecek belki ama, kendi vatanımızda kendi milletimizi kendi vatanımızdaki yabancıların imkanlarına kavuşmak ister bir haldeydik.
Umursamazlık o hale gelmişti ki, içeride ayrı bir dünya kurulmuş siyaset münakaşaları sürüp gidiyordu.
Dayandık, vuruştuk ama bizi dağıtacaklardı, dağıttılar.
Sadece çok az insan bir çıkış yolu arıyordu ama onlarında aklındaki soru; "peki ama nasıl ?" dan başka bir şey değildir.