"Bizim okumaya tahammül edemediğimiz şeyleri insanlar yaşıyor ne yazık kiiii..." dedim ve derin bir iç çektim....
Zeynepceee düşünce
Herkese güzel bir gün diliyorum
Günaydın☕️
(ÇIKIN ÇIKIN GELİN #42027708 )
Sevgili muhterem 1K ailem, 😊
Bir etkinlik düzenlemek istiyorum. Kadınlığa, kadın olmaya, kadın olmayı anlamaya dair…
Dünya kadınlar gününe 10 gün kalmışken "emeği" daha çok anlayalım istiyorum ve kadın yazarlarımızı daha çok okumaya davet ediyorum sizleri. Umarım bu
Kendimi kirli hissediyorum...
Hikayemi anlatmak için basamakları teker teker çıkmam gerek. Giriş holüne yaklaştıkça büyüyen bu insan dalgasını aşmam gerek.
Neredeyse düşüyordum,
Kendimi toparlıyorum, çok fazla ağlamaktan gözlerim kupkuru. Artık dayanamıyorum. Sonunda mermerimsi zemine bastıklarında ayaklarım iyice ağırlaşıyor. Kendimi bırakmamalı, yıkılmamalıyım.
Şimdi değil...
Bitkinim!...
Peçemin altında terliyorum. Utanıyorum ve başım ağrıyor. Devam edecek gücüm var mı? Hayır. Evet. Belki...
Geri dönmek için çok geç artık, diyorum kendime. En zorunu atlattım.
Ilerlemem gerek!...
Evilik hazirlıkları çabucak bitti. Ve ben felaketimi çok çabuk anladım; gelecekteki kocamın ailesinin kararıyla okulu düğün gecesinden bir ay önce bırakmak zorunda kaldım.
Kalbim üzüntü içinde Malak'ı öptüm ve çabucak döneceğime söz verdim.
"Bir gün birlikte deniz kenarına gideceğiz," diye fisil- dadı bana sımsıkı sarılarak.
Onu bir daha hiç göremeyecektim.
En sevdiğim iki öğretmen Samia ve Samira'yla da ve- dalaşmak zorunda kaldım. Adımı arap harfleriyle sağdan sola yazmayı bana onlar öğretmişti "nun"un kıvrımı, "cim"in çıkıntısı, "vav"in buklesi, "dal"ın uzantıları. No- joud! Onlara borcum büyüktü.
Bu olağanüstü fırtınalı ülkede, yaklaşık 10 yıl önce, Nojoud adlı küçük bir kiz dünyaya geldi.
Üç karış boyuyla Nojoud ne bir kraliçe ne de bir prensesti. Annesi, babası, sürüyle kardeşi olan normal bir çocuktu. Yaşıtı olan bütün diğer cocuklar gibi saklambaç oynuyor, çikolataya ve renkli resimler yapmaya bayılıyordu. Okyanusu hiç görmediğinden bir su kaplumbağası olmayı hayal ediyordu. Gülümsediğinde sol yanağında küçük bir gamze oluşuyordu.
Ama 2008 yılının soğuk ve gri bir Şubat akşamı babasnın, ondan üç kat daha yaşlı bir adamla evleneceğini söylemesiyle, o güzel ve şakacı bakışı iri gözyaşlarının ardında kayboldu. Sanki bütün dünya omuzlarına yıkılmış gibiydi. Birkaç gün sonra alelacele evlendirilen küçük kız, son gücünü toplayıp bahtsız kaderini değiştirmeyi denemeye karar verdi...
Bu adamlar öylesine aç ki, kalplerinin yerinde bir taş var. Başkalarının kaderine acıyacak vakitleri yok. Oysa birinin elimden tutmasını, şefkatli bir bakışın üzümde dolaşmasını nasıl da isterdim. Bir kerecik olsun beni dinlemelerini! Ama sanki görünmez gibiyim. Kimse beni görmüyor. Onlar için çok küçüğüm. Sadece 10 yaşındayım. Belki daha da küçük, kim bilir?