Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ben ve Ülkem

Metin Aydoğan

Ben ve Ülkem Gönderileri

Ben ve Ülkem kitaplarını, Ben ve Ülkem sözleri ve alıntılarını, Ben ve Ülkem yazarlarını, Ben ve Ülkem yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk, sevildi ancak bilinmedi. Bu sonucu sağlayanlar içinde, kendisine Atatürkçü diyenlerin yani bilgisizlerin önemli payı vardır. Bir düşünce akımına ve yarattığı eyleme en büyük zararın; karşıtlarından çok, onu bilinçli ya da bilinçsiz olarak özünden koparan kötü izleyicilerden geldiği bilinen bir tarih gerçeğidir.
Sayfa 320 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Yaşam, gerçekten çok ilginç bir süreç. Herhangi bir olay, tümüyle iyi ya da tümüyle kötü olmuyor. İyiyle kötü, yararlıyla yararsız, güzelle çirkin birlikte var oluyor. Yıllarca, sıkıcı ve yararsız bir görev olarak görülen bir iş, bir başka dönem ve koşullarda değerli bir kazanım olarak karşınıza çıkabiliyor.
Reklam
Ne yaparsa yapsın, halka kızmayan ve kırılmayan bir anlayışa sahiptim. Bugün de öyleyim. Ancak, yaşantım boyunca ilk ve son kez, Kenan Evren'in nutuklarını dinleyip alkışlayanlara öfke duydum. Bu insanları, canavarı alkışlayan, değerlerini yitirmiş toplumsal kalıntı olarak gördüm.
Sayfa 251 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Askeri bir darbe bekliyorduk. Bu darbenin, 20 yıl önce yapılan 27 Mayıs'tan farklı olacağını ve halkın sokaklara dökülüp kutlamalar yapmayacağını da biliyorduk. Devrimci ve demokratlar, Atatürkçüler başta olmak üzere halka baskı uygulanacak, mücadelelerle elde edilen ekonomik ve demokratik kazanımlar ortadan kaldırılacaktı. Bu darbe, yurtsever gençleri ve demokratik güçleri ezecek, ülkeyi tümüyle yabancı sermayeye açacaktı. Doğrudan ABD'ye bağlı bu askeri eylem, yarım kalan 12 Mart girişimini tamamlayacaktı.
Sayfa 241 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Her insanın, yaşadığı çevreye ve aldığı eğitime uygun bir güzellik kavramı vardır. Bana göre, güzelliklerin tümü doğada saklıdır ya da başka bir deyişle doğal olan her şey güzeldir. Kimi insanlar, doğanın güzelliğini yaşarlar ama göremezler. Yağmurun yağması, ulu bir ağaç gölgesi, bir kuşun uçuşu ya da bir çağlayan, bir göl ve bunların içinde yaşamını sürdüren canlılar; herkeste aynı duyguyu yaratmaz. Kimi insanlar bunların güzelliğinin farkında bile değildir. Aynı tadı almazlar ve doğa onlara çok şey ifade etmeyebilir. Oysa, yaşamın gerçek güzelliği doğadadır. Doğanın güzelliğini göremeyenler, kendine, yani insanlığa yabancılaşıyor demektir. Doğal bir varlık olarak kuşkusuz insan da güzeldir. Kadın ise, insan soyunun daha güzel olanıdır.
Sayfa 222 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Bilinen gerçeği yineleyeyim; geçmişten ders almayan geleceğe yön veremez!
Sayfa 185 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
Reklam
27 Mayıs 1960'ta güçlerini birleştirerek Demokrat Parti'nin çöküşünü sağlayan Türk gençliği, sonraki 6-7 yıl içinde, birbirini görmeye bile katlanamayan amansız düşmanlar gibi iki büyük parçaya bölünmüştü. Yetişme biçimleri, gelecek umutları ve tarihsel kökleri ayrı olmayan, aynı ulusun gençleri, akıldışı bir kinle donatılmış ve belki de başka hiçbir yerde görülmeyen bir şiddetle, birbirini kırmaya başlamıştı. Ülkücü ve devrimci tanımlarıyla kutuplaşan genç insanlar, durmadan birbirine saldırıyor, vuruyor, kırıyor ve öldürüyordu. Giriştikleri aykırı eylemin yurt yararına olduğunu sanıyorlar, karşıtlarına ne denli zarar verirlerse ülkesine o denli yararlı olacaklarına inanıyorlardı. Ancak, gerçek zararı, gençleri birbirini hırpalayan Türkiye görüyor, geleceğini bağladığı genç aydınlarını, sonuçsuz bir kavgada yitiriyordu. Ülkücüler saldırırken, Türk insanını "Komünizm belasından", ülkeyi "Rus işgalinden" kurtaracağına; devrimciler saldırırken, "faşizm ve ABD emperyalizmine" karşı yurtsever bir görevi yerine getirdiğine inanıyordu. Bu açmaz, gerçekten ustalıkla hazırlanmış büyük bir oyundu!
Sayfa 181 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
12 Mart, uyguladığı terörle yalnızca devrimci gençleri ve aydınları değil, ülkenin aydınlık geleceğini de yok etti. Toplumun doğal dengesini bozdu. Devrimciler ezildikçe tutuculuğun önü açıldı,gericiler güçlendi. Dini siyasete alet eden geniş bir kitle yaratıldı. Uygulamaların sorumluluğunu taşıyan Orgeneraller; Memduh Tağmaç, Faik Türün ve Memduh Ünlütürk, Türk tarihine birer kara leke olarak geçtiler. Bunlar emekli olunca, holdinglerde yöneticilik yaptılar. Yaptırdığı işkencelerle ünlü Faik Türün, "Nakşibendi tarikatı üyesi bir gericiydi."
Sayfa 157 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
12 Mart'ı ve ardından gelen 12 Eylül'ü yapanları, görev alanları, destekleyenleri; genç ve aydın yurtsever bir kuşağı yok ettikleri için, her zaman nefretle andım. Herhalde ölene dek de nefretle anacağım Onlar, dışarıdan aldıkları buyruklarla ülkenin genç aydınlarını ezdiler ve ülkeyi aydınsız bıraktılar. Türkiye'nin, günümüzdeki bataklığa sürüklenmesinde pay sahibi oldular.
Sayfa 150 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
MDD'nin (Milli Demokratik Devrim) kuramcısı Mihri Belli'ydi. Görüşünü şöyle özetliyordu: "Kim topraklarımızın bir bölümünde bulunan Amerikan askerlerine karşı geliyorsa ve kim antifeodal mücadeleye katılıyorsa millici odur. Emperyalizm çağında, toplumun en devrimci ve en millici gücü olan emekçiler, millet ve vatan kavramlarının gerçek temsilcileridir. Millicilik bayrağını yüksek tutmak, emekçilerin özlemlerini temsil eden sosyalistlerin tarihi görevidir."
Sayfa 140 - İnkilap YayıneviKitabı okudu
28 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.