En Eski Benden Selam Söyle Anadolu'ya kitaplarını, en eski Benden Selam Söyle Anadolu'ya sözleri ve alıntılarını, en eski Benden Selam Söyle Anadolu'ya yazarlarını, en eski Benden Selam Söyle Anadolu'ya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitaba Şirince 'ye son gidişimde Şirince'nin tarihini internette araştırırken rastladım ve hemen aldım çok severek okudum..Şirince'nin yakın tarihi için fikirler veriyor. Orada daha önce yaşayan Rum halkın ne kadar gelişmiş olduğunu, gerçekten ne kadar verimli topraklarda yaşadığını gösteriyor... Ama maalesef Yunanlılarla birlikte olunca bu verimli topraklardan oldular... Hem de çok can kaybederek...
"Bu akşam burada bir el değişimlik kağıda, incir yüklü koca koca vapurlar, pamuk, deri, tütün balyalarıyla dolu vagonlar satılacak. Sen kendi derdine yan oğlum, Onların dağları var, köyleri, madenleri, fabrikaları var onların...Ve devlet umurlarında bile değildir! Parayla ifsat ederler memurları, rezaletlerine göz yumulsun diye...Paşa beşlik banknotlarını okşar, zaptiye mecidiyelerini, Türkiye'nin kısmetine de mışıl mışıl uyumak düşer ay oğlum...İyi rüyalar, zavallı memleket!"
"Anayurduma selam söyle benden. Benden selam söyle Anadolu'ya...Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin. Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların, Allah bin belasını versin."
"Ne istersen onu yaparım baba. Yalnız bilmeni isterim ki, ben öğrenim görmek arzusundayım. Hani çok susadığın vakitler, serin bir su içip de şöyle bir oh çekersin ya, her yeni öğrendiğim şeyde, işte ben de öyle bir oh çekiyorum."
İmparatorluklar çağından Ulus-devletler çağına geçişin hazin bir öyküsü bence bu kitap. İnsanların ulusal aidiyetlerine göre konumlanması gerekliliğinin yerinden yurdundan ettiği Anadolu'dan gitmek zorunda kalan bir Rum'un dilinden tüm yerinden yurdundan yurdundan göçmek zorunda kalan insanların acı dolu öyküsü. Bunu Habsburg'ların bakiyesinde, Osmanlı'nın bakiyesinde ve nihayet Sovyet toprakların acı şekilde görebiliriz.
Kitaba başlamadan önce hakkında biraz araştırma yaptım. Bu da bende ön yargılar yarattı. 1. Dünya savaşı ve kurtuluş savası sırasında tek hedefi sevdiği kızla evlenmek olan sıradan bir rum köylüsünün yaşadıklarını anlatmakta. Rumlara karşı türk cephesinde, Türklere karşı rum cephesinde savaşan, hürriyet uğruna kullanıldıklarını sonradan farkeden bir insanın öyküsü.
Hem köylü olup, hem ilerlemeyi arzu etmenin kötü bir şey sayılmayacağını, boşu boşuna anlatmaya çalışıyordum onlara. Ama, bir ara ahbaplık edip kendisinden çok şeyler öğrendiğim bir Türk dilencinin dediği gibi: "Körler mahallesinde ayna satıyordum..."
Tam o sırada işte, doğru sözlü, tok sesli, korkusuz bir adam belirdi. Bütün suçları döktü ortaya. Türkiye'nin dirildiğini ilan ediyordu bu adam. İsmi Mustafa Kemal'di. Uzun zamandır Türk anası, böyle bir evlat getirmemişti dünyaya.