Sosyal aktörler toplum tarafından kendilerine tahsis edilen rollere hem adapte olmaya hem de onlarla aralarına bir mesafe koymaya çalışırlar. İnsanlar kendilerinin yaratmadığı koşullarla beslenen kaygıyla uğraşırken içsel bir güç geliştirir.
Facebook ve atası Friendster, başlangıçta flört için kullanılan sosyal paylaşım siteleriydi. Facebook’un şekillendiği Harvard’da, networkun olayı etkileyici bir kişilik sergilemesiydi; flörtten diğer sosyal ilişkilere genişledikçe, rekabetçi dışavurum güçlendi; Facebook tarihçisi David Kirkpatrick’in sözleriyle, “İlk günden beri ‘arkadaş olmanın’ rekabet gibi bir öğesi vardı. Eğer oda arkadaşınızın 300 arkadaşı varken sizin sadece 100 ise daha iyisini yapmanız lazımdı.” Site, başlarda grup içi bir elit üzerinden gelişti; büyüdükçe, bir insanın çekiciliğini o insanın bağlandığı insanların niceliğiyle tanımlayarak, bu üstünlüğü taşımaya devam etti
Müslüman filozof İbn-i Haldun, becerinin, zanaatkarın özel uzmanlık alanı olduğuna inanırdı. Belki siz de benim gibi, insanların kokteyl sohbetlerinde başarılı olmalarını ya da ihtiyacınız olmayan şeyleri size satmada becerikli olmalarını tavsiye eden “sosyal beceri” kullanımından hoşlanmıyorsunuzdur. Ama daha ciddi bir sosyal beceri türünden bahsedebilmek mümkün; her çeşit iyi dinlemek, anlayışlı davranmak, anlaşma noktaları bulmak ve anlaşmazlıkları yönetmek ya da inatçı bir tartışmada gerilimden kaçınmak gibi beceriler. Bütün bu etkinliklerin teknik adı “diyalojik becerilerdir.” Bu kavramı açıklamadan önce, bu tür vasıflı işbirliklerinin neden daha çok gündelik davranışın uygulamalı alanındansa, olması gerekenin ideal alanına aitmiş gibi gözüktüğünü sorgulamamız gerekir.