Bu yeni yabancıların tükenmez canlılıkları, kazandıklarını harcayışlarırındaki çocukca savrukluk, tam bir görgüsüzlük örneğiydi evin, ülkenin yerlilerine göre.
Yaşadıkları hayattan bu denli hoşnut görünmeleri, konuşkanlıkları o güç koşullarda daha da şaşırtıcıydı. Bu da onların geri kalmışlığının en açık kanıtıydı.
Konuşmalarında birbirlerine yönelik özellik taşıyan hiçbir sözcük yoktu ama, herkes kapılar örtüldükten sonraki bu yerleşik ilgisizliği bir terbiye ilkesine bürünerek koruyordu.