Erzurum’da başlayıp İstanbul’da biten, geçmişe dem vurarak 5 şehri anlatan Tanpınar’ın dili biraz ağır geldi bana.
Önce kısa hikayelerle başlıyor, daha sonra şehrin ileri gelenleri, tarihi yapısı ve sanatını anlatıyor. Değişen , dönüşen, yok olan eserler, insanlar…
Beni en çok etkileyen İstanbul’du belki de yaşadığım için gözümde canlandırdım eskiyi yeniyi…
Hani bizden büyükler hep der ya eskiden böyle miydi diye. Farkında mısınız bilmiyorum ama yaş aldıkça bizlerde yeni nesile, biz böyle miydik diyoruz. Neden diyoruz bunu?
Alıntı:
En iyisi, birakalim hâtiralar içimizde konusacaklari saati kendiliklerinden seçsinler. Ancak bu cins uyanış anlarinda geçmis zamanın sesi bir keşif, bir ders, hulâsa günümüze eklenen bir şey olur. Bizim yapacagımız yeni, müstahsil ve canlı bugünün rüzgârina kendimizi teslim etmektir. O bizi güzelle iyinin, şuurla hulyanın el ele verecegi çaliskan ve mesut bir dunyaya götürecektir.