Beş Vakit İnsan

Senai Demirci

Beş Vakit İnsan Gönderileri

Beş Vakit İnsan kitaplarını, Beş Vakit İnsan sözleri ve alıntılarını, Beş Vakit İnsan yazarlarını, Beş Vakit İnsan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Sana, senden de yakın olanın, seni, senin seni sevmenden önce sevenin sonsuz ve sessiz yakınlığı değiyor alnına."
Sayfa 157Kitabı okudu
"Kâinatın göğsünde kalp gibi çırpınır gün. Beş köşesinde, beş ayrı yerden düğümlenir."
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Sesin yetmiyor yüreğinin çığlığına. Sağır gecelerin ayazında kavrulmuş huzurunun nazlı tohumları. Eksiliyorsun. Dünyanın ölümcül dalgalarında savruluyor huzurun. Mutlulukların hasar görmüş; her yanı delik deşik. İrtifasından edilmiş umutların.
Merak ediyorsun. O canlar yakan soru dilinin ucuna geldikçe yanıyorsun. Nefesin kesiliyor; cevap bulamıyorsun. “Kim çıkaracak beni toprağın altından?” “Kim sayacak hatırımı yeni baştan?” “Herkes yokluğuma razı olmuşken, kim varlığım için emek verecek? Kim çıkaracak beni mezardan?” Eskilerden bir adamın hiç eskimeyen sorusunu hatırlatıyor sana Rabbin. “Kuruyup toz olmuş kemikleri kim diriltecek şimdi?” diye soruyor: “Men yuhyil izame ve hiye ramîm...” [2] Artık soru sahibinin de kemikleri toz olmuş ama soru hâlâ diri, hâlâ can yakıcı. Artık kemikleri toz olmuş adamın ağzından alıp soruyu, senin ağzına koyuyor Rabbin. Bu ümitsiz soruyu sana niye tekrar ettiriyor ki? Belli ki o ümitsizliği sen de paylaşıyorsun. Sen de o sorunun soranısın. Sen de şüphelerşni silecek, kaygılarını toz edecek bir itmînan aramaktasın. Gözlerinle görürcesine emin olmak yeniden dirileceğine, senin de hakkın. Üzerine toprak atılası adam olmak kimi korkutmaz ki! Unutulacaklar arasında kalmak kimin zoruna gitmez ki! Eksikliğinin hissedilmemesi ne ağır hakarettir öyle! Yemeğe beklenmemek, düğüne çağırılmamak ne garip! Mutlulukların sensiz tamamlanması çok yaralayıcı... Yokluğunun fark edilmemesi, artık beklenmiyor olman kapı arkalarında, özlenmiyor olması yüzünün dayanılır şey değil! “Nasıl olur da hesaplarda yok sayılırım ben?” diye ağlıyor kalbin.
İstesen de istemesen de tükenecek değil mi ömrün? Ne edersen et, elinden çıkacak değil mi bu beden? Bu ömür hem çok değerli, hem büyük bir hızla eriyor. Biricik sermayen bedenin ama eksildikçe eksiliyor. Hiç mi kaygılanmıyorsun? Nereye koysan da prim yapsa sermayen? Nereye yatırsan da sana kalsa bu ömrün kârı? Dertlenmez misin? Hiç mi korkmuyorsun kaybetmekten? Bak işte, seni hücre hücre tartıyor namaz. Gel, ağırlığını koy teraziye. Cevherine değer katıyor secde. Gel, canlar pazarına: Sahibine sat canını. Kıyamla ayağa kaldır yıkık yerlerini. Gel, terk et viraneleri; dirilt ölü vakitlerini. Rükûlarla sonsuza ilikle ümitlerini. Gel, ömrün tohumlarını secde toprağına savur; yitirme hasadını. Gel, kır kabuğunu varlığın; içinde saklı bahara çevir kışını. Gel, geç çölünü dünyanın; yanı başındaki vahaya sok başını.
Reklam
250 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.