Eğer sizde Rus klasiği okumaya bir yerden başlamak istiyorsanız kesinlikle ilk olarak bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Dostoyevski, aşkı, yalnızlığı, umudu, saf sevgiyi, dört gecelik yaşanan olaylar ile mükemmel şekilde anlatmış. Sabahattin Ali'den sonra aşkı böylesine güzel anlatan – şimdiye kadar okuduklarım arasında –bir yazar diyebilirim. Bu aşk üçgeninde kimseye kızmadım, kimseyi suçlayamadım. Çünkü üçü de sadakatli, gönülden seviyorlardı. Üçünün sevgisine de sonsuz saygı duyduğumu belirtmek istiyorum.
Kitabın baş kahramanının yanlız yaşamının sonunda dört gecede aşık olduğu kadına olan bağlılığı, sadakati, aşkı ve sonunda aradığı sevgiyi bulması, ama son gece yaşadığı hayal kırıklığı beni üzsede sevdiği kadın Nastenka'ya kızmamızın hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Zaten kendiside gece yaşadığı hayal kırıklığına rağmen sevdiği kadına kızmamıştı. Nastenka, onun saf düşüncesini, iyi niyetini sevmişti ve yaşamı boyunca yalnız kalması onu derinden üzmüş arkadaşlık teklifini aşık olmaması şartıyla kabul etmişti. Onun bir sevdiği vardı hem de koca bir yıl beklediği bir adam. Başta beklediği adamın gelmeyeceğini ve sevgisini hakketmediğini düşünerek, sevgisini hakkeden, kendisi için üzülen, fedakârlık yapan aşkını itiraf ettiği kişiyi seçti. Her kadın mutlaka bu ikilemde kalmıştır. O da bir hayal kırıklığı yaşadı ve onun ki baş kahramandan daha büyük hayal kırıklığı. O gece yanıldığını anladı ve onu almaya gelen beklediği aşkıyla gitti. Kitap tek kelimeyle muhteşem. Herkesin okuması gereken bir kitap. Şimdiden iyi okumalar diliyorum.:)