Günlük Anılar

Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları

Uluğ İğdemir

Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları Gönderileri

Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları kitaplarını, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları sözleri ve alıntılarını, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları yazarlarını, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olayları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
20 şubat 1920
Korkunç bir muhit içindeyiz. Her an ölüm tehlikesi, felaket tehlikesi bizi izaç ediyor. Heyet yine gelmedi. Geldi gelecek deniliyor. Bir şeyler yok. Bugün Anzavur'a imdat için yine bir miktar süvari gittiğini söylüyorlar. Hıristiyanlar halimize müstehziyane bakıyorlar. Akşama kadar sabırsızlıkla heyeti bekledik, bir şeyler yok. Herkes yine mahzun. Tellal bağırıyor. Dükkanlar açılsın. Hükümetçe inzibat temin edilmiş. Memurlar vazifesine gelsin. Heyhat! Hani inzibat? Caniler halkın gözü önünde gezerken lafla inzibat olur mu? Herkesin malı, cam tehlikedeyken inzibat ne gezer. Hükümetsizlik, asayişsizlik vesselam! Geceler yine aynı hüzünle geçiyor.
Hükümet yine ıssız. Birkaç jandarmadan başka kimseler yok. Memurin iş başına el'an gelmiyorlar. Herkes korkuyor. Şehir halkından bazıları arabalarla Karabiga'ya ve İstanbul'a kaçıyorlar. Şehrin yakılacağından herkes korkuyor. Akşama kadar birçok havadisler, birçok dedikodular işittik. Hep yeis, hep elem. Hep korku, hep helecan. Başka bir şey yok. Etraf muz hunhar canavarlarla muhat, nasıl korkmayalım?.. Gece oldu. Hep birkaç günlük kasvetli gece. Her taraf sanki hüznü inliyor. Baykuşlar bile meşum sesleriyle hüznü bağırıyorlar...
Reklam
"-Eyvah!" dedi. Hamdi Beyi getiriyorlar. Ne başını bırakmışlar ne vücudunu; paramparça etmişler zavallıyı. Tüylerim ürperdi. Rengim uçtu. Helecanını şiddetlendi, duramadım. Kapının önüne çıktım. Halle hükümet, meydanına koşuyor. Artık ne ders, ne de talebe hatırıma geliyor. Her şeyden soğudum. Elim ayağım titriyor. Tekrar içeri girdim. Haber aldık. Hamdi Bey'in naa'şı mübarekini canavarlar kirli ayaklariyle çiğnemişler, vücudunu parça parça etmişler alçaklar! Bunları işittikçe teessürüme payan olmuyor. Of!.. Bu derece yeisi ömrümde görmedim. Bu derece fecaat dünyada işitmedim. Her halde Ballcan harbinin Bulgarları bunlardan daha munsif idiler. Zavallı şehidin vücudunu arabadan süngülerle çıkarmışlar.
Hükümet meydanı açıldı. İki sıra Çerkezler pür silah dizildiler. Gittik. Anzavur pür mehabet, hükümetten iniyor. Etrafa selamlar saçarak geçti. Arkasında, önünde birer silahlı. Onu tantana ile götürüyorlar. Etrafa sanki yaptığı cinayetlerden bir katre-i şan almış gibi mağrurane bakıyor. Millet haini, vatan düşmanı alçak herif! Nihayet geldi. Bu masum kasabayı ebediyen kirletti. Cani... Akşam oluyor. Herkeste yeis ve korku, kimse kimseye bir şey söyleyemiyor. Sanki herkesin kalbini siyah bulutlar kaplamış. Akşam oldu. Telgrafhane de işgalde olduğu için hiç bir taraftan bir havadis yok. Gece yine korkular ve ihtilaçlar içinde yattık.
Rıza Bey, "Dramalı Rıza" adıyle anılan cesur, atılgan bir kişi idi. Biga' da Hamdi Bey'le birlikte milli örgütlenmeyi başaran, Akbaş'taki cephaneleri Anadolu'ya kaçırmakta büyük hizmeti geçen Rıza Bey, Yenice'deki bu cephaneleri, Anzavur'un eline geçeceği korkusu ile, imha etmiş, daha sonra bu işteki hatasını anlayarak kusurunu affettirmek için gizlice İstanbul'a geçmiş ve Damat Ferit Paşa'yı öldürmek istemişse de yakalanarak idam edilmiştir (bkz. Kazım Özalp: Milli Mücadele 1. cilt, s. 88 ve devamı. Türk Tarih Kurumu yayınlarından, Ankara 1971)
Karar vermekten aciz olduğu kadar verdiği kararlar tatbik edilmeyen adliyeye kim baş vurur, boş yere kim vakit kaybeder?
Sayfa 84 - Kara Hasan çetesinin iki genci vurduktan sonra olayın faillerinin serbest kalması üzerine söylenen söz.Kitabı okudu
Reklam
58 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.