Bilim ve Teknik - Sayı 606 sözleri ve alıntılarını, Bilim ve Teknik - Sayı 606 kitap alıntılarını, Bilim ve Teknik - Sayı 606 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gülme, beynin bir çok bölgesinin dahil olduğu bir süreçtir. Bir espri duyduğunuzda öncelikle beynin en diş tabakası olan serebral korteksin sol yarı küresi sözcükleri ve esprinin yapisını analiz eder. Ardından duygusal tepkilerle ilişkili olan ön (frontal) lob harekete geçer. Korteksin sağ yarı küresi uyarılır ve esprinin anlaşılması için gereken entelektüel analizi yaparak komik olup olmadiğina karar verir. Sağ yarı küreden gelen sinyaller duyu la rın işlendiği arka baş lobuna (oksipital loba) yayılır ve motor becerilerle ilgili bölümler uyarılarak espriye tepki verilir. Gülme eylemi bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve stres hormonlarinin seviyesini düşürmeye yardımci olmasının yanı sıra diyafram, solunum, yüz, bacak ve sırt kaslarini da çalıştırdiğı için iyi bir egzersizdir. Uzun süre güldükten sonra yorgun hissetmemizin nedeni de budur.
Gülmek gıdıklanma ya da komik bir durum, espri karşısında verilen fizyolojik bir tepkidir.
Gülmenin nasıl oluştuğunu ve gülme sırasında oluşan fizyolojik tepkileri inceleyen araştırma alanına gelotoloji adı verilir. Gülme, beynin bir çok bölgesinin dahil olduğu bir süreçtir. Bir espri duyduğunuzda öncelikle beynin
en dış tabakası olan serebral korteksin sol yarı küresi sözcükleri ve esprinin yapısını analiz eder. Ardından duygusal
tepkilerle ilişkili olan ön (frontal) lob harekete geçer. Korteksin sağ yarı küresi uyarılır ve esprinin anlaşılması için
gereken entelektüel analizi yaparak komik olup olmadığına karar verir. Sağ yarı küreden gelen sinyaller duyuların
işlendiği arka baş lobuna (oksipital loba) yayılır ve motor
becerilerle ilgili bölümler uyarılarak espriye tepki verilir.
Gülme eylemi bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve
stres hormonlarının seviyesini düşürmeye yardımcı olmasının yanı sıra diyafram, solunum, yüz, bacak ve sırt kaslarını da çalıştırdığı için iyi bir egzersizdir. Uzun süre güldükten sonra yorgun hissetmemizin nedeni de budur.
Uçakların genellikle beyaz olmasının başlıca nedeni,
ısınmaya neden olabilecek güneş ışınlarını yansıtarak
uçağın plastik, karbon fiber ya da fiberglas gibi kompozit
malzemeden yapılan bölümlerinin zarar görmesini engellemektir. Bu anlamda beyaz boyayı uçağın koruyucu kremi
gibi düşünebilirsiniz.
Diğer yandan, tek bir uçağı boyamak için yüzlerce litre
boyaya ihtiyaç olduğunu düşünürsek işin bir de ekonomik
yönü var. Uçak ne renk olursa olsun, bir süre sonra güneş
ve diğer çevresel etkiler nedeniyle bu renk solar. Bu nedenle uçağın göz alıcı, parlak görünüşünü korumak için uçağı
düzenli olarak boyamak gerekir. Söz konusu beyazdan farklı bir renkse boyama sıklığı artar. Standart bir beyaz boya
diğer renkteki boyalara göre daha ucuz olduğundan beyaz
uçakların bakımı daha ekonomik olur.
Beyaz renk aynı zamanda uçağın yüzeyindeki çatlak,
kırık, göçük gibi hasarların daha kolay fark edilmesini, böylelikle güvenlik açısından daha hızlı önlem alınmasını sağlayabilir.
Tüm bunlara ek olarak, 2011’de yapılan bir çalışmada
kuşların açık renkli uçaklara, koyu mavi renkli olanlara göre
daha az çarptığı tespit edilmiş. Uzmanlar açık renkli uçakların gökyüzünde daha fazla kontrast oluşturduğunu, bunun da kuşların uçağı fark etme olasılığını artırdığını öne
sürüyor.
Göz merceği nesnelerden yansıyan ışığı gözdeki kaslar
yardımıyla gözün arka bölümünde bulunan ağtabakaya toplar. Işık burada bulunan ışığa duyarlı çubuk ve koni hücreler tarafından elektromanyetik uyarılara dönüştürülür. Beynimiz de bu uyarıları görüntü olarak işler, böylece görme işlemi gerçekleşmiş olur.
Bulanık görmenin asıl nedeni ortamdaki ışık kirliliğidir. Farklı açılardan gelen ışık, göz merceğinin odaklanmasını zorlaştırdığından görüntüyü bulanıklaştırır. Böyle durumlarda gözümüzü kıstığımızda fazla ışığı göz kapaklarımızla engellemiş oluruz. Bu da sanki küçük bir delikten bakıyormuşuz gibi bir etki yaratır ve daha net görürüz.
Bunun yanı sıra göz merceği yakındaki ve uzaktaki
nesneleri net olarak görebilmek için esneyip şekil değiştirebilir. Ancak merceğin belirli bir esneme sınırı vardır.
Özellikle yaş ilerledikçe göz merceğinin esnekliği azalır ve
ışığı odaklama yeteneği zayıflar. Gözü kısmak göz merceğinin şeklini çok az miktarda da olsa değiştirir ve net görmeye yardımcı olur. Ancak bu değişim, fazla ışığı engellemekle karşılaştırıldığında net görmede çok az rol oynar.
Sonuçları Journal of
Alzheimer’s Disease
dergisinde yayımlanan
araştırmada kadınların
beyinlerindeki bazı
bölgelerde erkeklerin
beyinlerine oranla
daha fazla kan