Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2019 Temmuz

Bilim ve Teknik - Sayı 620

Bilim ve Teknik Dergisi

En Eski Bilim ve Teknik - Sayı 620 Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bilim ve Teknik - Sayı 620 sözleri ve alıntılarını, en eski Bilim ve Teknik - Sayı 620 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanın uzayda faaliyet gösterdiği 60 yılda gerçekleşen 5500'e yakın fazla uzay aracı kalkışı sonucunda yörüngede 42.000 civarında nesne birikti.... yapılan hesaplamalara göre, 10 cm'den büyük çöplerin sayısı yaklaşık 34.000, 1-10 cm büyüklükteki çöplerin sayısı yaklaşık 900.000 ve 1 mm-1 cm büyüklükteki çöplerin sayısı yaklaşık 128 milyon olarak tahmin ediliyor.
Sayfa 17 - Tübitak
Pek çok canlıda manyetik algının varlığı bilimsel olarak biliniyor. Bakteri, salyangoz, kurbağa ve istakoz gibi canlılar Dünya'nın manyetik alanını algılıyor, göçmen kuşlar ve deniz kaplumbağaları yönlerini bu sayede buluyor, köpekler eğitildiklerinde saklanmış çubuk mıknatısın yerini gösterebiliyor. Bal arılarının manyetik alana olan tepkileri ışığa, kokuya ya da dokunmaya olan tekpileri kadar kuvvetli. .... Bu algı sayesinde canlılar evlerini bulabiliyor, yönlerini tayin edebiliyor ve bu duyuyu görme, koklama ve duyma kadar etkili bir şekilde kullanabiliyor. .... Somon ve alabalık da dahil olmak üzere pek çok balık, burunlarındaki demir bazlı algılayıcılar sayesinde manyetik alanları kullanırlar. .... Karınca ve arıların, özellikle karın ve antenlerinde olmak üzere, tüm vücutlarında demir bileşiklerinin manyetik kristalleri bulunur. Bu manyetik kristallerin pusula görevi gördüğü düşünülüyor.
Sayfa 42 - Tübitak
Reklam
Sivrisinekler nefes verdiğimizde çıkan karbondioksitin kokusunu yaklaşık 50 metrelik bir menzilden algılayabiliyor. Karbondioksit kaynağına yaklaştıkça, 5-15 metre mesafede hedefini görsel ipuçlarıyla netleştiren sivrisinekler, bir metre öteden vücut ısımızı algılayarak bizi bulmuş oluyor... Ancak buldukları kaynağın "insan" olduğundan emin olmak için sivrisineklerin farklı işaretlere ihtiyaçları var. Mart 2019'da yayımlanan bir araştırmada, özellikle insan kanını tercih eden sarı humma sivrisineklerinin antenlerinde bulunan Ir8a" adlı proteinin, insan terine özgü bileşenlerden laktik asite duyarlı olduğu anlaşıldı... araştırmacılar sivrisineklerin laktik asite ek olarak insan terinde bulunan diğer uçucu asitleri de algılayabileceklerinden şüpheleniyor.
Sayfa 59 - Tübitak
İlk uydunun 1957'de uzaya gönderilmesinden itibaren gelişen teknoloji ile birlikte uzay bilimi alanında yapılan çalışmaların hedefleri ve boyutları günümüzde artık hayal gücümüzü zorlar bir nitelik kazandı. Uluslararası ve disiplinlerarası düzeyde uzay faaliyetleri yoğun bir şekilde devam ederken, Dünyamızı çevreleyen uzay boşluğu da çok sayıda çöple doldu. Sayısı giderek artan bu çöpler, Dünya'nın etrafında dolanan ve çok önemli görevleri olan pek çok aktif uyduyu tehdit ederek tüm insanlık için önemli bir risk oluşturmaya başladı.
İnsansız Hava Araçları Organ Taşıyor
Türkiye de dâhil olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yüzbinlerce hasta organ nakli için sırada. University of Maryland'e bağlı tıp merkezindeki bir kadın hasta için ilk kez kullanılacak yöntemde hastaya nakledilecek böbrek bir insansız hava aracı (İHA) ile taşınarak hastaneye ulaştırıldı Organ nakli bekleyenler için en büyük sıkıntılardan biri uygun organın kısa sürede bulunamaması. Uygun organ bulunduğunda ise organın işlevini kaybetmeden çok hızlı bir şekilde nakil bekleyen hastanın bulunduğu yere ulaştırılması şart. Örneğin, kalp ve akciğer vücut dışında en fazla 4-6 saat kadar canlı kalabiliyor ve bu süre zarfında gerekli yere ulaştırılması kritik önem taşıyor. Bununla birlikte, böbrekler vücut dışında 48 saat kadar işlevini kaybetmiyor.
Sayfa 12
“Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Reklam
Merkür’ün kendi etrafındaki dönüş hızının Dünya’ya oranla daha yavaş olduğunu ve yaklaşık 58 Dünya günü sürdüğünü biliyor muydunuz️
Uzay çöpü üzerin teknik yazı
İnsanın uzayda faaliyet gösterdiği yaklaşık 60 yılda gerçekleşen 5500’e yakın fazla uzay aracı kalkışı sonucunda, yörüngede 42.000 civarında takip edilebilir nesne birikti, bunların yaklaşık 22.300 kadarı hâlâ uzayda ve ABD Uzay İzleme Ağı tarafından düzenli olarak takip ediliyor. Alçak Dünya Yörüngesi’nde (yerden 200-2000 km yükseklikteki bölge) bulunan yaklaşık 5-10 cm’den büyük çaplı ve Dünya ile Senkronize Yörünge’de (yerden yaklaşık 35.800 km yükseklikteki yörünge) bulunan yaklaşık 30 cm-1m’den büyük çaplı bu takip edilebilir nesneler yeryüzünden yapılan radar temelli ve optik ölçümlerle izlenip ABD Uzay İzleme Ağının kataloğunda kayıt altında tutuluyor. Bu nesnelerin sadece 1950 kadarını sağlam ve çalışır hâldeki uydular oluşturuyor. Tüm bu nesneler toplamda 8400 tonun üzerinde bir kütleye sahip. Bazı özelleşmiş sensörlerle santimetreden küçük ölçekli nesneler de tespit edilebiliyor ancak bunlar çoğunlukla kataloglanamıyor ve hangi uzay aracından kaynaklandıkları kestirilemiyor. 1 mm’nin altındaki daha küçük uzay çöplerinin varlığı ise uzaydan dönen donanımların üzerindeki darbe izlerinin incelenmesi ve uzaya çöp takibi için özel olarak gönderilen dedektörler yoluyla çıkarsanıyor. Çöp miktarlarını belirlemek amacıyla geliştirilen modellerle yapılan hesaplamalara göre, 10 cm’den büyük çöplerin sayısı yaklaşık 34.000, 1-10 cm büyüklükteki çöplerin sayısı yaklaşık 900.000 ve 1 mm-1 cm büyüklükteki çöplerin sayısı yaklaşık 128 milyon olarak tahmin ediliyor.
Sayfa 17 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
Neden Bazı Haşlanmış Yumurtaları Soymak Daha Zordur?
Hevesle haşladığımız taze tavuk yumurtalarını soymaya başladığımızda kabukla birlikte kalkan yumurta akları hevesimizi eziyete dönüştürebiliyor. Haşlanmış bayat yumurta ise şaşırtıcı derecede kolay soyulabiliyor. Bu durum, yumurtanın yapısında zamanla gerçekleşen fiziksel ve kimyasal değişimlerden kaynaklanıyor. Neredeyse tamamı kalsiyum karbonat kristallerinden oluşan yumurta kabuğu, yarı geçirgen özellikte bir zardır. Üzerinde hava moleküllerini ve nemi geçirebilen yaklaşık 17.000 küçük delik (por) bulunur. Taze yumurta akının pH derecesi düşük, yani görece asidiktir. Bu pH derecesinde albümin (yumurta akı) proteinleri birbirlerine tutunduklarından daha kuvvetli bir şekilde iç zardaki keratine yapışır. Zamanla karbondioksit kaybeden yumurtanın pH derecesi yükselerek bazik hâle gelir. Aynı zamanda nem de kaybeden yumurtada, madde miktarının azalması sonucu, geniş ucunda, ince ve kalın zarlar arasında bulunan hava kesesi büyümeye başlar. Ayrıca yumurta akının bazik ortamda yumuşayan keratine tutunma kuvveti de azalır. Böylece, yumurta haşlandığında daha kolay soyulabilecek bir yapıya kavuşur. Bununla birlikte, kaynayan suya yemek sodası eklemek de ortamın pH derecesini yükselteceğinden yumurta akının iç zardan ayrılmasını kısmen kolaylaştırır. Ancak yumurtanın pH derecesini yeterince yükseltecek miktarda bazik suyun kabuktan girmesi pişme süresine kıyasla uzun süreceği için bu çözüm her zaman işe yaramaz.
Sayfa 58 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
Sivrisinekler İnsanları Nasıl Buluyor?
2015yılında Caltech’te yapılan bir dizi deney ile dişi sivrisineklerin insan hedeflerini algılama stratejileri modellendi. Bu modele göre, sivrisinekler bizi bulabilmek için koku alma, görme ve ısı algılama duyularını birlikte kullanıyor. Sivrisinekler nefes verdiğimizde çıkan karbondioksitin kokusunu yaklaşık 50 metrelik bir menzilden algılayabiliyor. Karbondioksit kaynağına yaklaştıkça, 5-15 metre arası mesafede hedefini görsel ipuçlarıyla netleştiren sivrisinekler, bir metre öteden vücut ısımızı algılayarak bizi bulmuş oluyor. Karbondioksit kokusu almayan sivrisinekler görsel ipuçlarına itibar etmiyor. Ancak buldukları kaynağın “insan” olduğundan emin olmak için sivrisineklerin farklı işaretlere ihtiyaçları var. Mart 2019’da yayımlanan bir araştırmada, özellikle insan kanını tercih eden sarı humma sivrisineklerinin (Aedes aegypti) antenlerinde bulunan “Ir8a” adlı proteinin, insan terine özgü bileşenlerden laktik asite duyarlı olduğu anlaşıldı. Yapılan deneylerde, CRISPR/Cas9 gen düzenleme yöntemi ile Ir8a geni bozulan sivrisineklerin yaklaşık yarısının insan terini algılayamadığı görüldü. Bu çalışma ile bilim insanlarının yaklaşık 50 yıl önce kurdukları hipotez doğrulanmış oldu. Diğer taraftan, araştırmacılar sivrisineklerin laktik asite ek olarak insan terinde bulunan diğer uçucu asitleri de algılayabildiklerinden şüpheleniyor.
Sayfa 59 - Tubitak YayınlarıKitabı okudu
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.