#tekmetokatlışehirrehberini ne kadar sevdiğimden bahsetmiştim, işte bu ikinci kitapta yazar çıtasını düşürmemiş, aynı lezzette on öyküyle çıkmış okurunun karşısına.
Fonda Pink Floyd çalıyor, öykülerdeki çok sesli sessizlikler okuru sarmalıyor. O sessizlik hecelere bölünüyor, önce beyninize oradan kalbinize ulaşıyor. İnce bir sızı olup kendi yerine yerleşiyor. Öyküler bir akarsuyun kolları gibi bölünüyor. Biri değilse bir diğeri okurda yankısını bulup sarıp sarmalıyor.
Okurken beğendiğim çok fazla öykü oldu ama en kıymetlilerim Puantiyeli Plastik Bir Şemsiye ve Bataklık Balığı oldu. Hele Puantiyeli Plastik Bir Şemsiye... Büyütülürken öğrendiğimiz şemalar ve düşünce kalıplarının zamanla bizi benzemeye en çok korktuklarımıza evirmesi... bu kadar mı dokunaklı anlatılabilirdi... Enseye atfedilen o masumiyetle ve 'sana böbreğimi veririm' sızısıyla. Ne desem de öykülerdeki o derinliği ve katmanlılığı anlatabilsem...
Bu öykülerin büyümekle, gidememekle, varolmakla ve olamamakla, iletişimsizlikle, suskunluğa yüklenmiş kocaman anlamlarla dertleri var. O dertler sizin de dertleriniz. Okuduğunuz her kelimeyle emin oluyorsunuz bundan.
Ne diyelim #mevsimyenice nin kalemi daim olsun. O yazsın biz okuyalım