Bilişsel ve Davranışçı Terapilerde Vaka Formülasyonu ve Terapi Planlama Sözleri ve Alıntıları
Bilişsel ve Davranışçı Terapilerde Vaka Formülasyonu ve Terapi Planlama sözleri ve alıntılarını, Bilişsel ve Davranışçı Terapilerde Vaka Formülasyonu ve Terapi Planlama kitap alıntılarını, Bilişsel ve Davranışçı Terapilerde Vaka Formülasyonu ve Terapi Planlama en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hepimiz yetiştiğimiz ortamların, karşılaştığımız olayların sonucunda bugüne geldik. Bu açıdan geçmişte olanlara dönmek istemeniz çok anlaşılır. Ancak geçmişi anlamak, bugün yaşadığınız sorunların üstesinden gelmenizde sadece kısmi bir rol oynayabilir. Geçmişin etkisini asıl sürdüren sizin bugün nasıl düşündüğünüz, hissettiğiniz ve davrandığınız. Bu yüzden sorunların bütünüyle üstesinden gelebilmek bugün hangi durumlarda nasıl hissettiğinize, bununla baş etmek için ne yaptığınıza, hangi düşüncelerinizin davranışlarınızı etkilediğine bakmamızla mümkün olacak. Değiştirebileceğimiz şeyler şimdi ve burada, geçmişi değiştirmek mümkün değil. Bu kulağınıza nasıl geliyor?
Çok genel bir tanımlamayla Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ; kişinin düşünce, duygu ve davranışlarını hedef alarak psikolojik sorunlarda iyileşme sağlamayı amaçlayan bir psikoterapi yaklaşımıdır.
Değerler olarak adlandırdığımız, yaşamlarımızın neyi temsil etmesini ya da ne hakkında olmasını istediğimize dair sözel olarak ifade edilen sonuçlar hayatı nasıl yaşadığımıza ve nasıl davrandığımıza yön verirler.
insanlar bir şekilde “iyi hissetmek” çabası içindedirler. pek çok kişi kaygı, korku, üzüntü, endişe, güvensizlik, yetersizlik, başarısızlık, pişmanlık gibi duygu ve düşünceleri “kötü” olarak görür ve ebeveynler, arkadaşlar, popüler medya ve ruh sağlığı uzmanları dahil olmak üzere kaynak bu görüşü açıkça ifade eder ve destekler. çok sayıda ruh sağlığı uzmanı, bunları açıkça istenmeyen duygular ve düşünceler olarak görür ve çoğu tedavi bunlardan kurtulmayı amaçlar. oysa olumsuz duygu ve düşünceler, insan yaşamında kaçınılmazdır. yaşamımızı sürdürürken karşı karşıya kaldığımız olaylar, stresörler, karşısında bu tür duygu ve düşüncelerin açığa çıkması doğal hatta kimi zaman işlevseldir. bunları “istenmeyen”, “kötü” deneyimler olarak etiketlemek, sürekli bunlardan kaçınma, bunları ortadan kaldırma çabasına kişiyi sürükleyerek onun yaşamında aksaklıklar yaratır ve ilerlemesini engeller. deneyimsel kaçınmanın vardığı en uç nokta intihardır. hayvanlarda görülmeyen bir davranış olarak intihar insan dilinin bir ürünü olarak görülebilir. intihar eden kişilerin bıraktığı notlar incelendiğinde suçluluk, kaygı, yetersizlik ve değersizlik gibi olumsuz deneyimlerden kaçma çabası olduğu görülmektedir. ( baumeister, 1990; hayes ve gifford, 1997)