"Şimdi düşününce, yaşamım, birbirinden ayrı parçalar halinde yaşanmış çok uzun bir süreç gibi geliyor bana. Hayatın kısa olduğunu söyleyenlere aynı düşüncede değilim. Tersine, çok uzundu, çok uzundu iç sürem."
“Öyle sanıyordum ki, başka bir yaşam gerekliydi bana. İlerde yaşanacak ya da geçmişte yaşanmış. Bu yüzden pek çok düş görüyordum. Öyle sanıyordum ki düşlerimi dolduran eğretilemeler, başka bir hayattan gelmeseler de, cılız varlığımı gene de başka dünyaların eşiğine değin sürüklüyorlardı. Uykulu bir dünya, gerçekten kopan varlığın baş dönmeleriyle üzerinde dolandığı imgesel bir boşluk.”
Bütün yaşam tek bir yanılsama ya da bir yanılsamalar dizisinden başka neydi ki? Bunun da böyle olması iyiydi. Çünkü yanılsamaları yaşamaksızın geçirilen bir yaşam, daha da, tatsızdı. Öyle sanıyordum ki, yanılsamaları yaşamaktan korkanlar, hayatın önünde sonsuzca ihtiyatlı olanlar, ikinci bir yaşammış gibi, zihinsel bir yanılsamayı büyütüyorlar, sonra da, o büyüttükleri yanılsamayla birlikte çekip gidiyorlardı dünyadan. Kaknem varlıklar! Eğer yanılsamasız bir yaşam, hayatın gerçeğini tanıyarak yaşamaksa, hiçbir şeydi bu. Evet, bu gerçek yaşam, gerçekten hiçbir şeydi