Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rakamların Evrensel Tarihi I

Bir Gölgenin Peşinde

Georges Ifrah

Bir Gölgenin Peşinde Sözleri ve Alıntıları

Bir Gölgenin Peşinde sözleri ve alıntılarını, Bir Gölgenin Peşinde kitap alıntılarını, Bir Gölgenin Peşinde en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihöncesi insanı, binlerce yıl boyunca, bilincine bile varmadan, soyut bir sayının ne olduğunu bile bilmeden aritmetik yapabildiyse, kuşkusuz bu ilke sayesindedir. Her akşam bir mağaraya kapattığı bir koyun sürüsünü güden bir çoban düşünelim. Bu koyunların sayısı 55. Ama sayı saymayı deminki adamdan daha iyi bilmeyen bu çoban ellibeş sayısının ne olduğundan tamamen habersizdir. Yalnızca “çok” koyunu olduğunu bilmektedir. Bu da kesinlikten uzak olduğu için, çoban her akşam tüm koyunlarının güvenlikte olduğundan emin olmak isteyecektir. Böylece bir gün aklına bir fikir gelir. Bilmeden, tarihöncesi insanlarının kendisinden binlerce yıl önce bildikleri somut bir yönteme başvuracaktır: Kertme yöntemine. Mağaranın girişine oturur, hayvanları birer birer içeri sokar. Sonra, bir çakmaktaşıyla, önünden geçen her bir koyun için kemik bir çubuğa bir kertik açar. Son hayvanın geçişiyle tam olarak ellibeş kertiğe ulaşır. Bundan böyle sürüsünün tam olup olmadığını güçlük çekmeden sınayabilecektir. Her otlaktan dönüşünde, parmağını her seferinde bir kertik üzerine koyarak, hayvanları birer birer içeri sokacaktır. Bütün koyunlar önünden geçtiğinde geriye birkaç kertik kalırsa, kayıp var demektir. Kalmazsa herşey yolundadır. Bu arada bir kuzu doğduysa, kemik çubuğunda bir kertik daha kazıması yetecektir. Böylece, dil, bellek ya da soyut düşünme olmasa bile, birebir uygunluk ilkesi sayesinde işler halledilebilir.
Bu heyecan verici sayı-budunbilimsel ve rakam-kazıbilimsel gezintilerden dönünce, günler boyu halk düzeyindeki yapıtları, ansiklopedi maddelerini, uzmanlık dergilerini, bilim kitaplarını yiyip yuttum, her alandan uzmanlara, araştırmacılara, üniversitelilere binlerce soruyla saldırdım. Bununla birlikte, bu kişiler başlangıçta pek az konuştular ve özellikle de konuya burun kıvırdılar. Ortalık, ciddî insanlar bir yana, sözü durmadan kendi uzmanlıklarına getirmek isteyen tuhaf insanlarla doluydu doğrusu. Ama onları ikna etmek gerekiyordu, çünkü, görünüşte değersiz olan önemli gelişmelerden sürekli olarak haberdar olmak ve ayrıca benim gibi işe yeni girmiş birinin yapacağı her türlü yorum hatasından kaçınmak için, araştırmayı onların denetimine bırakmak kaçınılmazdı. Benim matematikten başka birşeyle ilgim olmadığı için, onları yalnız ciddiyetime, dürüstlüğüme, işin önemine inandırmam yetmiyor, "rakamlar" ile "matematiğin" tamamen aynı şey olmadığı düşüncesine de alıştırmam gerekiyordu.
Reklam
İnsan evinde bir merdivende oturmaz, ancak onu kullanarak her yere çıkar, her yere ulaşır; aynı şekilde insan aklı da sayılarda yaşamaz, ama onlarla bilime ve her türlü sanata varır.
Sayfa 20 - TübitakKitabı okudu
Sayılar "bilginin en yüksek derecesi" olarak da görülmüştür: Örneğin büyük Platon sayıların kosmik ve iç uyumun özünü oluşturduğunu söylüyordu. Bu düşünceyi daha sonra "sayıların tanrısal hakikatlere yaklaşmanın en iyi aracı" olduğu konusunda bu felsefenin tüm yandaşlarına güven verecek olan Nicolaus Cusanus yineleyecekti. Ama düşünce yeni değildi. Daha önce Philolaes "bilinenlerden her şeyin bir sayısı vardır, çünkü sayı olmadan birşeyin tasarlanabilmesi ya da bilinebilmesi olanaksızdır" buyurmuştu. Bu gizemli felsefeyi "evrenin gerçek yapısını kavramayı ancak sayılar sağlar” diyen bir dizge haline getiren saf Pythagoras geleneğinde, bu bir inanç işiydi. Yirmi beş yüzyıl sonra, bir gün Bertrand Russell, sayıların çağdaş bilimde oynadığı temel rolü (özellikle Albert Einstein'ın "genel görelilik kuramını", Max Planck'ın "kuantum kuramını", Louis de Broglie'nin "dalga mekaniğini") düşünerek, "Modem bilimin en şaşırtıcı yanı Pythagorasçılığa dönüşüdür" dedi.
35 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.