Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar

M. Orhan Okay

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Ona göre Yahya Kemal’de deniz “daima esaslı hayalleri doğuran unsurdur“. Deniz hiçbir zaman kendisi değildir, şairin iç hayatıyla değişik terkipler, semboller haline gelir. Tanpınar bu defa denizi veya onu çağrıştıran imajları ele almıştır. “Açık Deniz“ de tarih ve insan kaderi, “Geçmiş Yaz“ da sevgilinin, “Maltepe“ de tarihin mahfazası, “Mihrâbâd“ da mazinin penceresi, “Itrî“ de birikmiş zamandır. Bütün bu örneklerden hareket ederek son hükmünü verir: “Yahya Kemal, Türk şiirinin denizle ilk defa olarak karşılaştığı şairdir“.
Sayfa 260 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Bir gün ömrümüzün her türlü arzusuyla doldurmaya çalıştığımız bu çukur birden bire kapanır. Ebedîliğin hesaplarını yapan insanoğlu, birdenbire genişleyen küçük bir an yutar, her şey silinir.
Sayfa 270 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Reklam
“Birbirimizi görmeden evvel arıyorduk” diyen Montaigne, bütün sevgiler için, sırrı içimizde gizli bir determinizm bulunduğunu söyler. Dostluk da bir kaderdir. Ve güzel bir kader.. (Makaleler,s 433)
Sayfa 243 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Her insanın biraz da şartlarının esiri olduğuna kaniim.Benim şartlarım da beni edebiyata götürdü. (Yaşadığım Gibi)
Sayfa 81 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Hayatımda en çok üzüldüğüm bir şey jurnal tutmamamdır. Gençlere verecek tek nasihatim bir jurnal tutmalarıdır. İnsan her şeyi kendinden, hayatından çıkarır. Jurnal tutan adam, kendini gözünün önünden ayırmıyor demektir. Bundan büyük ekonomi olamaz. (Yaşadığım Gibi ,s 308)
Sayfa 308 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Gümüşsuyu'na "İlk gittiğimde şaşkına döndüm. Kitaplar, kitaplar, plaklar. Orta yerde iki yana açık masa, yazdığı kağıtlarla tepeleme dolu, cezvesi, fincanı, kül tabağı. Aradığını nasıl buluyor, işin içinden nasıl çıkıyor acaba?" Her zaman olduğu gibi ona ne okuduğunu sorarken insan zekasının en yaman icatlarından dediği mitoloji okumasını tavsiye etmiş. Sonra ona deniz manzarasını göstermeyi teklif etmiş. Bir pencereden bele kadar sarkınca biraz gayretle Kız Kulesi görünüyormuş. Karşı evin bahçesinde çok sevdiği bir incir ağacı varmış. Onu kesmiş olamalarını affedemiyormuş. Nuri İyem de bu ağaçtan, oturduğu evin bahçesinde olarak bahsediyor. Ona tutkuyla bağlandığını, gelişmesini ziyaretçilerine sevgi dolu sözlerle anlattığını, bir gün sahipleri tarafından kesilince "Onsuz yaşayacağıma inanamıyorum" dediğini, gerçekten de kısa bir süre sonra vefat ettiğini söylüyor. Gunlukler'inde buradaki çalışma odasını anlatır : "Masamın bir ucundayım. Karşımda küçük kahve iskemlesinin üstünde bakır cigara tablası parlıyor. Cigara tablam, kahve fincanım, romanın müsveddeleri önümde. Saat on. Evde yalnızım. Sadece otomobil sesleri duyuyorum. Balkondan başım çıkarsa denizi göreceğim." ( s. 134) Hasılı Tanpınar Gümüşsuyu'ndaki dairesinde küçük mutluluklarını yaşamış görünmektedir: "Realiteden kopuk, şahsi saadet hülyalarım var. Küçük bir kız çocuğu, dişi ve yavru bir köpek, benimle dost olmuş bir çift saksağan. Bu sonunculara o kadar bağlıyım ki, bunlarla vizüel denebilecek saadetler temin ediyorum kendime."(s. 160)
Reklam
19. yüzyıl Osmanlı kriz devrinin romanı olan Mahur Beste de “cemiyetin kaderini yapan her türlü geçici şartlar açılsa bile, çok derinde, aşılması imkansız bir duvar vardır” diyen Sabri Hoca’ya göre “imparatorluk bir kaderin yoluna girmişti. En faydalı teşebbüsleri bile onun için zararlı olacaktı”. “Dava bir İmparatorluğu’nun talihi üzerinde dönüyor. Bu talih bir Kanun-i Esasi ile değişmez.
Sayfa 274 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.