Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar

M. Orhan Okay

Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar Gönderileri

Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar kitaplarını, Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar sözleri ve alıntılarını, Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar yazarlarını, Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dallarda inlerken rüzgarın neyi Mehtapta yükselen bir fıskiyeyi Beyhude düşünür viran bir bahçe
Dallarda inlerken rüzgarın neyi Mehtapta yükselen bir fıskiyeyi Beyhude düşünür viran bir bahçe
Reklam
Bi yanda eşine yazdığı mektupta özledim demeye utanıp çok göresim geldi diyen Ahmet Hamdi Tanpınar diğer yanda günümüz basit aşkları...
Sürvivans, her şey veya çok şeyler öldükten, yok olduktan sonra hâlâ -ve biraz da boş yere- yaşamak demektir.
Sayfa 143Kitabı okudu
Bütün güzel sanatlar gibi ve belki daha da fazla edebiyat, özellikle şiir, gelişmesini, yayılmasını hatta tenkitlerini dost sohbetlerine borçlu olmalıdır. Kitabı sevmek ve okumak şüphesiz güzeldir, gereklidir. Ama edebiyatın temelinde şifahi kültür vardır. Hiç olmazsa bizde, matbaanın girişine kadar şiiri söyleyerek, dinleyerek ve dinleterek yayma geleneği daha itibardaydı. Musiki gibi edebiyat da 'puan-kontrpuan'larla zenginleşir. Bunun esasında da sohbet yer alır. Bu bakımdan edebiyat araştırıcıları için, bilhassa edebiyat sosyolojisi açısından edebiyat çevrelerini tanımak kaçınılmaz bir mecburiyet olur.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Günün birinde kendimi edebiyattan başka bir işe yaramaz buldum. Ama o günün tarihini benden isteme. Hususi istidatlara inananlardan değilim. Her insanın biraz da şartlarının esiri olduğuna kaniim. Benim şartlarım beni edebiyata götürdü. (Yaşadığım Gibi, s. 300)
Gümüşsuyu'na "İlk gittiğimde şaşkına döndüm. Kitaplar, kitaplar, plaklar. Orta yerde iki yana açık masa, yazdığı kağıtlarla tepeleme dolu, cezvesi, fincanı, kül tabağı. Aradığını nasıl buluyor, işin içinden nasıl çıkıyor acaba?" Her zaman olduğu gibi ona ne okuduğunu sorarken insan zekasının en yaman icatlarından dediği mitoloji okumasını tavsiye etmiş. Sonra ona deniz manzarasını göstermeyi teklif etmiş. Bir pencereden bele kadar sarkınca biraz gayretle Kız Kulesi görünüyormuş. Karşı evin bahçesinde çok sevdiği bir incir ağacı varmış. Onu kesmiş olamalarını affedemiyormuş. Nuri İyem de bu ağaçtan, oturduğu evin bahçesinde olarak bahsediyor. Ona tutkuyla bağlandığını, gelişmesini ziyaretçilerine sevgi dolu sözlerle anlattığını, bir gün sahipleri tarafından kesilince "Onsuz yaşayacağıma inanamıyorum" dediğini, gerçekten de kısa bir süre sonra vefat ettiğini söylüyor. Gunlukler'inde buradaki çalışma odasını anlatır : "Masamın bir ucundayım. Karşımda küçük kahve iskemlesinin üstünde bakır cigara tablası parlıyor. Cigara tablam, kahve fincanım, romanın müsveddeleri önümde. Saat on. Evde yalnızım. Sadece otomobil sesleri duyuyorum. Balkondan başım çıkarsa denizi göreceğim." ( s. 134) Hasılı Tanpınar Gümüşsuyu'ndaki dairesinde küçük mutluluklarını yaşamış görünmektedir: "Realiteden kopuk, şahsi saadet hülyalarım var. Küçük bir kız çocuğu, dişi ve yavru bir köpek, benimle dost olmuş bir çift saksağan. Bu sonunculara o kadar bağlıyım ki, bunlarla vizüel denebilecek saadetler temin ediyorum kendime."(s. 160)
379 syf.
10/10 puan verdi
Bir Hülya Adamının Romanı (Tanpınar’ı) adlı çalışmayı Orhan Okay’ın kaleminden okumak güzeldi.Tanpınar üzerine yaklaşık 20 civarında kitap okudum.Bu kitapların arasında çok lezzet aldığım bir çalışma idi bu eser.Ahmet Hamdi Tanpınar , Orhan Okay’ın üniversitede okurken derslerine girmiştir. Orhan Okay, büyük muharririn elinden badeyi içmiştir yani el almıştır.Tanpınar gibi bir deryadan katre katre de olsa su alan birisinin de bu alanda devam etmemesi imkansızdı.El ilgisiz bir öğrenci de olsa insan , hoca iyi olduktan muhakkak öğrencisine bir şeyler katar.Nihayetinde Orhan Okay’da o zamanlar dersler çok ilgisiz ve kayıtsız olduğunu söyler ki şuan gelinen tabloya bakın.En ilgisiz öğrenci Üniversite de hoca olup derslerinde kayıtsız kaldım dediği hocasının hayatı ve eserlerini anlattığı romanı yazıyorsa varın gerisini siz düşünün. Gelelim kitaba.Ahmet Tanpınar’ın doğumdan ölüme kadar yaşadığı trajedi anlatmıştır bu kitap.Eğer benim gibi “Tanpınar”kolikseniz (Tanpınar hayranı) iseniz bu eserin size keyif vereceği kanaatindeyim.Netice itibariyle hayatını anlatırken kronolojik sıraya göre gideceği için ister istemez bu eser roman okuyucusunu biraz yoracaktır.Yazar, Tanpınar’ın hayatını anlatırken yeri ve zamanı geldikçe bütün eserlerinden alıntılarla okuyucunun dikkatini üzerine toplayarak kronolojiden biraz arındırarak kitabı keyifli hale getirmiştir.Eskiler, “Şeyhi uçuran mürittir” demişler.Orhan Okay’da eseriyle, şeyhini (hocasını) edebi alemin sayfalarına nakşetmiştir veselam. Keyifli okumalar dilerim.
Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar
Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi TanpınarM. Orhan Okay · Dergah Yayınları · 201743 okunma
Hayatımda en çok üzüldüğüm bir şey jurnal tutmamamdır. Gençlere verecek tek nasihatim bir jurnal tutmalarıdır. İnsan her şeyi kendinden, hayatından çıkarır. Jurnal tutan adam, kendini gözünün önünden ayırmıyor demektir. Bundan büyük ekonomi olamaz. (Yaşadığım Gibi ,s 308)
Sayfa 308 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Reklam
O Antalya mektubunda, gençlik yıllarında, bir deniz mağarasında, suyun açılıp kapanan aydınlığının kendisini nasıl çıldırttığını anlatırken “Estetiğimin temeli olan rüya fikri biraz da bu mağaraya bağlıdır“ dediğini okuyoruz. Biraz daha aşağıda ise, daha sonraki yıllarda, Valery’i tanıdıktan sonra onun estetik- rüya ilişkileri hakkındaki “Velev ki rüyalarını yazmak isteyen bir adam bile azami derecede uyanık olmalıdır“ cümlesini “en uyanık bir gayret ile dilde rüya halini kurma“ şeklinde değiştirerek kendi estetik anlayışını verir...O zaten mektubun sonuna doğru “ne içindeyim zamanın” şiirinden bahsederken “bir çeşit murakabe ve rüya halidir” der ve hemen ilave eder: “Görüyorsunuz ki, -hakiki rüyanın kendisinden ziyade,- benim şiir anlayışında bazı rüyaları içimizden refakat eden duygu mühimdir. Asıl olan bu duygu dur” der ki bu ifadelerde bizi empresyonizme götürmektedir.
Sayfa 321 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Şiir söylemekten ziyade bir susma işidir. İşte o sustuğum şeyleri hikaye ve romanlarımda anlatırım. (Antalyalı Genç Kıza Mektup)
Sayfa 364 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Talihimiz içimizde çok gizli bir yerdedir. Fakat ona erişmemiz için bir çok şeylerden kurtulmamız lazımdır.(Antalyalı Genç Kıza Mektup)
Sayfa 276 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
Dua şiirin en yüksek merhalesidir. Ruh kainatla duada birleşir. Bir kahramanın en büyük kudreti, her hissi ve düşünceyi âlemşümul dua haline getirebilmesi, her his ve düşünce de bütün kainatı kurabilmesidir. (Huzur) İstersek bütün ömrümüzü Bir dua haline getirebiliriz. Dua ruhun Allah’la karşılaşmasıdır. Bunun içinde kendi kendisini idrak etmesi yeter. (Mahur Beste)
Sayfa 360 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü” gibi “Acıbademdeki Köşk” de bana hep yaşayışımızı kolaylaştırmak için bir yandan da sıkıcı bir teferruata boğulan medeniyetimizin bir parodisi gibi gözükmüştür. İstanbul’da, vaktiyle bir köşkler semti olan Acıbadem adı bile, acı lezzeti ile özellikle seçilmiş bir yer ismi olmasın?
Sayfa 347 - Dergah yayınları - 4. basım 2017
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.