Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Akif

Bir Kur'an Şairi

Dücane Cündioğlu

Bir Kur'an Şairi Sözleri ve Alıntıları

Bir Kur'an Şairi sözleri ve alıntılarını, Bir Kur'an Şairi kitap alıntılarını, Bir Kur'an Şairi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiç çağlamadan gizli inen bir yaş gibi aktım.
Sayfa 184 - KapıKitabı okudu
En uygun kişi
Kuran ın Türkçe ye tercümesi hükümetimiz canibinden Safahat Şairi ne havale edildiğini memnuniyetle haber aldık. Bundaki isabeti takdir etmeyecek bir adam yoktur. Böyle bir emri muazzam, İlim ister, aşk ister, İman ister. Mehmet Akif te bunların hepsi cuş u huruş halinde mevcuttur. Kuran ı Cenab ı Hakk, Türk lisanıyla inzal etmeyi murad etseydi, Cebrail i, bi şüphe Safahat Şairi olurdu. Süleyman Nazif
Reklam
Merhum Âkif Bey, Halkalı Mektebi'nde talebe iken arkadaşı, Hasan Tahsin ile antlaşmışlardı: "Sonraya kalan, önce ölenin çocuklarına bakacak!" Seneler sonra Hasan Tahsin öldü ve Âkif sözünde durarak onun çocuklarına sahip çıktı.
Sayfa 628 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek !
Sayfa 77 - KapıKitabı okudu
Şâirimiz (..)Lamartine'in bütün eserlerinin Türkçe'ye kazandırılması için açık davetlerde bulunacaktır: Ne olur, bir hayır sahibi çıksa da bize Méditations'ları, Harmonies'leri, Graziella'ları, Raphael'leri tercüme etse! Tercümeden kaçınsa da Âkif in bu Fransız edibine olan alâkası gerçekten de şaşkınlık verecek derecededir: Sa'di-i Şirazî hakkında ne perestişkârâne bir hürmet beslersem, (...) İbn Fârız'a karşı ruhumda ne büyük incizab duyarsam; (...) cihan-ı şiirin ber-terîn tabakasına yükselen Feyz-i Hindi'ye nasıl hayran olursam; (...) aşkındaki kemâl-i fevka'l-hayal'i duyuran Fuzûli'yi ne kadar seversem, Lamartine'i de o kadar sever, o kadar hürmetle, o kadar iştiyak ile yâdederim. 1936'da "Fransız şâirlerinden Hugo, Lamartine ile, klasiklerle çok uğraştım, Daudet ile Zola'yı fazlaca okudum" diyecek olan Akif'in bu yıllarda neredeyse bütün mesaisini Fransız edebiyatının ustalarını okumaya ayırmış olduğunu düşünmemek için ortada bir sebep yok gibidir: Nihayet Garblıların, bilhassa Fransızların edebiyatını da biraz anlamak için o lisandaki ma'rûf eserleri okurken La Dame aux Camelias'ya sıra geldi.
Sayfa 103 - Kapı, 2017
"Merhmet Âkif Ersoy'u belirli bir görüşün neferi olarak görmek ve (kendileri korkakça sinerken) onu öne sürmek, saygısızlığın en büyüğüdür. O yorgun ve mutsuz öldü."
Sayfa 636 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Âkif'in Mısır'a gitmesiyle ilgili çeşitli yorumlar yapılmış kimileri devrimlerden rahatsız olduğunu, kimileri de şapka giymemek için gittiğini söylemiştir. Meselâ Hasan-Ali Yücel, Âkifi hiç fütursuzca "İnkilâb yürüyüşünün döküntüleri" arasında kalmakla niteler: "İstiklâl mücadelesinden sonra Mehmed Akif, cemiyette gördüğü
Sayfa 146 - Kapı, 2013
Akif, Kuran tercümesini Mısır'da Sultan Mahmud medresesinde müderris Yozgatlı İhsan Efendi isminde bir zâta bırakmıştı. Ölmeden Mısır'a dönerse kendisine geri verilmesini, ölürse bu tercümenin yakılmasını vasiyet etmişti.
Sayfa 194 - KapıKitabı okudu
Osman Yüksel Serdengeçti'nin Hasan Basri Çantay'dan naklen verdiği şu bilgiler ise çok daha yürek burkucudur: "Çanakkale zaferinin yıldönümüdür... Bir tören yapılıyor.. Çanakkale şehitleri anılacak... Zamanın meşhûr zibidi şâiri kürsüye geliyor: "Maalesef" diyor; "Çanakkale Şehitleri için güzel, şehitlerimizin şânına lâyık bir Türk şâiri tarafından şiir yazılamadı. Çanakkale destanını yazan maalesef Türk değildir. Çaresiz Türk olmayan bir adamın şiirini okuyacağız" yâvesini savuruyor, istemeye istemeye Âkif'in şiirini okuyor. (...) Merhum bu hadiseyi duyar. Çok, pekçok müteessir oluyor; o kadartki koskoca adam bir çocuk gibi ağlıyor. Çanakkale şehitlerinden onu ayırmak, "Sen Türk değilsin!" demek.. tahkir etmek.. Akif'in en hassas yerine, en hassas teline dokunmak.. Bu hareket ve hakaret, zamanın zamane şairi, devlet şairi, resmi şair tarafından yapilmış... (Bunu bana rahmetli Hasan Basri Çantay anlatmıştı.) Tam o sırada da gençliğinin kısm-i azamını hamamda geçirmiş bir yazar, CHP'nin resmi gazetesinde bir başmakale yazmış... Akif'e, "Hadi git artık, sen kumda oyna!" demiş...
Sayfa 148 - Kapı, 2017
Reklam
Tarih unutmaz o bütün olup bitenleri kaydeder.Gecici olan belki yine gecer ama ondan yarina kalacak hep birşeyler vardır.
"Dahası var: Tefsirsiz ve izahsız tercümeyi eline geçirenlerden bazı mızrak kafalı cüretkarlar türeyecek - Kuran' in manasını Arapça bilmediğimiz için anlayamıyorduk amma işte tercümesi meydanda. Bizim de akıl ve idrakimiz, bizim de yeter derecede kiyaset ve siyasete vukufiyetimiz var - diyerek pis pabuçlariyla mindere, minbere çıkacaklar ve oradan vaaz edecekler, hutbeler (nutuklar) iradına yeltenecekler. İslam'daki hakiki mana ve maksadı kavramadan irşad yerine ifsada kalkışacaklar. Öyle küstahların önüne ne ile ve nasıl geçilir " Bütün korkularına rağmen Akif, dostlarının ısrarlarına dayanamamış ve kendisine yapılan teklifi kabul etmişti.
Sayfa 145Kitabı okudu
"Arap, Acem lisanlarıyla uğraşacak zamanda değiliz; yalniz akvam-i mütemeddinenin dillerini öğrenelim." teklifinde bulunan zevâta fevkalade manidar bir cevap verir. "Sizin bu teklifiniz, tıpkı coğrafya kitaplarından Asya, Afrika kıtalarını artık kaldıralım demeye benziyor. Akuzum, bizim o mütemeddin akvamın arazisinde bir karış toprağımız yok. Bize orada ne çektirirler, ne de biçtirirler. Biz Asya'da ekeceğiz, Asya'da biçecegiz. Laf anlayan beri gelsin."
28 öğeden 16 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.