Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim

Yakup Aslan

Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim Gönderileri

Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim kitaplarını, Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim sözleri ve alıntılarını, Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim yazarlarını, Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
384 syf.
7/10 puan verdi
·
64 günde okudu
Son dönemde okuduğum ilgi çekici hatıratlardan biri, kıymetini İran çalışanların bilebileceği önemli bir tanıklık Hakkarili bir Şafii Kürt'ün 1980 öncesi Akıncılar içinde başlayan, Hikmetyar grubuyla Afganistan'da Sovyet karşıtı mücadelesi İran Devrimi'ne sempati duyup, Humeyni hayattayken uzun yıllar Tahran'da yaşaması, Ayetullah Muntazırî-Mehdi Haşimî çevresinde enternasyonal devrimcilik deneyimi, Irak ile savaşta cephe tecrübesi [çoğu İrancı cepheye gitmedi], ardından Şiilik-Devrim ikileminde yaşanan hayal kırıklıkları ve sert eleştiriler... İlginç bir tanıklık bu, o dönem Türkiye'den İran'a gidip gelen pek çok sempatizan isimle ilgili de ilk elden epeyce gözlem ve değerlendirmeler içeriyor: Atasoy Müftüoğlu, Selahattin Eş Çakırgil, Ali Bulaç, Ahmet Cansız, Nurettin Şirin, Fehmi Koru, Abdurrahman Dilipak, Hüseyin Hatemi, Mustafa İslamoğlu, Hüseyin Velioğlu, İrfan Çağrıcı, Edip Yüksel... İran'a ilgi duyanların keşfetmesinde fayda var bu hatıratı, kendi tezimde de kullanacağım bazı bölümlerini
Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim
Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz DevrimYakup Aslan · Ozan Yayıncılık · 20145 okunma
Humeyni : Biz de devrim yapmış ülkeler gibi, kapıları kapatıp, medyayı etkisiz hale getirdikten sonra bütün muhaliflerimizi imha etmeliydik. demesi ve muhaliflerin Beni Kureyza Yahudileri gibi boğazlanması gerektiği örneğini vermesiyle birlikte, muhaliflerin nasıl insanlık dışı yöntemlerle imha edildiğini gördükten /öğrendikten sonra, bütün bunları İslam'a yorumlamam beklenemezdi
Sayfa 336 - Ozan Yayınları 1.baskı
Reklam
Mezhepçilik ve İran
Ulusalcı dünya görüşlerinde olduğu gibi, bakışçıları mezhepçi zeminde korumacı reflekse dönüşenler, dış dünyaya karşı kapanma, sınırlamalar getirme ve yeni kalıplar içerisinde hapsolma bilincini geliştirme sürecine girmekten de kurtulamazlar.Dönüştürmek için içe kapatma zihniyeti, baskı yapan dış gerçekleri, düşünceleri etkisiz kılmak ve içi boşaltılmış, anlamsızlaşmış dış dünyayı reddetme veya absürtleşen ilişkileri protesto etme amacını güdüyordu.Doğru görmediği düşüncelerden soyutlayarak, onun zihnini kontrol etmeye yönelik düşüncelerin ortaya atılmasını durdurmayı ve yeni bir dünya ile tanışmasının yolunun açılacağını tasavvur edip, bunu hayata yansıtmak muhatabını yok saymak anlamına da geliyordu.
Sayfa 316 - Ozan Yayınları 1.baskı
İslam Devrimi Sonrası Oluşan Irkçılık Ve Asimilasyon Dalgası
Irkçılık zihniyetiyle, kendilerinin dışında kalan Kürtlere, Azerilere, Beluçlara, Türkmenlere ve Araplara en basiretsiz insanın bile reva görmeyeceği asimilasyon, yozlaştırma, yok etme ve kendi bünyesinde eritme politikaları uygulanıyor, ama marjinal düşüncesinde inat eden dostlarımız, bütün bu olanları görmezlikten geliyor ve kimi zaman da bütün bunların İslam hukukuna uygun olduğunu (!) savunabiliyorlar. Muhalefet etti diye, imamlar namaz üzerinde kurşuna diziliyor, idam ediliyorlar bunu görmezlikten geliyor, veya duymak istemiyorlar, duyduklarında da tevil ediyorlar. O bilmedikleri, İslami hükümlere göre yapıldığını savunuyorlar.
Sayfa 354 - 1. baskı - Ocak 2014
İslam Devrimi Sonrası Oluşan Bataklık: Tudehçi Katliamı
İran’da hiçbir muhalif düşünceye tahammül etmemeyi İslami görenler, Suruş, Burkei, Mustafa Tabatabai, Şeriati, İmamın torunu ve giderek İmamın düşüncelerine kadar uzanan farklı görüşleri bloke etme veya karartma yoluyla varlıklarını korumaya çalışıyorlar. İslam devriminin gerçekleştiği günden beri, büyük cinayetler, işkenceler, zulümler, yozlaşmalar, ahlaksızlıklar hayatın tamamına hakim hale geliyor, buna rağmen bataklık zeminini oluşturanlar bunu görmüyor.
Sayfa 354 - 1. baskı - Ocak 2014
İran İslam Devriminin 180 Derece Yön Değiştirmesi
Şah'ın devrilmesinden sonra, müslümanların evrensel normlarla, dünyayı kucaklaması baharı uzun süreli olmadı ve devrim asli sahiplerini etkisizleştirme, tasfiye etme sürecine girdi. Evrenselliğin yerine gelenekçi mistik, yerelci anlayışlar, bakış açıları egemen bir anlayış oldu.
Sayfa 319 - 1. baskı - Ocak 2014
Reklam
Tek Tipleştirme
Azeri kökenli olanlara ağza alınmayacak hakaretler yapılırdı.Bu sosyal baskıdan dolayı kendisinin dışında bir renge girenler, yeni varlık ispatı için kendisini bir sorumluluk altına sokar.Sadece başkası olmakla yetinmez ve bu yeni kişiliğinin gerçek olduğunu ispatlamak için uç bir akılla hareket ederdi.Fars etnik kimliğine dönüşenlerin genellikle milliyetçiliğin öncülüğünü yapmaları, bu derin psikolojinin neticesinde gerçekleşiyordu.Güçlünün her zaman haklı olabileceği kanısı, toplumun ve zihinlerin tamamında mutlak doğru olarak kutsallaştırılırdı.Bu bir geleneksel ritüel olarak kültürleşmişti.Özgün zihin, her zaman bu kadim ritüel karşısında aciz bırakılır, kimlik buhranıyla çatışmak zorunda kalanlar, kendilerine yabancı kalırlardı.Kendisini bulmak isteyen, kendi kimliğiyle yüzleşmek isteyenler sosyal travmaların açtığı derin yaraların acısıyla inhirafa uğratılmaya çalışırlardı.Onun çevresindeki gelenek veya mutlak doğru haline gelmiş yanlışlar, onun adına karar verme makamındadır. Israrla kendisinin dışındaki bütün olguları kendisine benzetmek ister.Gücün kutsal görülmesi geleneğinden, "kutsal" zihniyet ideallerinden kaynaklanan bu kişinin yerine karar verme inhirafı, kendi doğrularına göre bireylere etiket yapıştırmak onlara şekil vermek suretiyle, onları kendi gerçeklerinden (!) uzaklaştırmak isterler.Bu insanlık paradoksu bütün tarih boyunca hiç değişmemiştir.
Sayfa 154 - Ozan Yayınları 1.baskı
Milli Görüş Lideri ERBAKAN'a Hakaret Eden Siyasal İslamcılar
“Gurur, kibir, nefsaniyet, riya, nifak içindesin. Ve işin kötü tarafı, bütün bu helak edici sıfatlara dindarlık perdesi altında sahipsin. Etrafına üç-beş safdil ve tecrübesizi toplamışsın ve onlara liderlik taslıyorsun. Reis olmak ihtirasını, emretmek manyaklığını tatmin için onları alet ediyorsun. Başkanlık elinden gidecek diye korku ve telaş
Sayfa 228 - 1. baskı - Ocak 2014
Bahar
Kış, baharı yüreğinde taşıyordu ancak biz, kışın zor şartlarıyla bu gerçeği unutuyorduk
Sayfa 233 - Ozan Yayınları 1.baskı
Doğu cephesinde değişen bir şey yok
Geçmişi çabuk unutan bir toplum olarak, gencecik insanların nasıl bir işkence konsepti içerisinde imha edildiğini, zihinsel ve bedensel olarak işlevselliğinin hadım edildiğini de unutacaktır.Daha önce geçmişimizle buluşup, hatamızı görmeye çalışmanın, onunla yüzleşip hesaplaşmanın yerine, egemenlerden yana tavır almaya çaba göstermedik mi? Toplumun neredeyse yarıdan fazlası, bu militarist korku çemberinin sebep olduğu derin travma izlerini taşıyordu.Bu ülkenin, ötekileştirilmiş, masum ve sistemin zulmüne karşı muhalif bir duruş sergileyen genç neslin trajedisi hiç değişmedi, maalesef.
Sayfa 170 - Ozan Yayınları 1.baskı
Reklam
Necip Fazıl'ın MHP'lileşmesi
Yol gösterici olarak görebileceğimiz kimse yoktu. Kitaplarını okuyup, düşüncelerini benimsediğimiz bir Necip Fazıl Kısakürek vardı, o da darbeden önceki seçimlerde Erbakan ile anlaşamadı ve Büyük Doğu ideologyasını Ülkü Ocaklarına taşıdı. ... Necip Fazıl Kısakürek, başlangıçta MSP'li iken AP'li olmuş, sonra da MHP'li olduğunu açıklamıştı.
Sayfa 228 - 1. baskı - Ocak 2014
Ötekiysen İşin Zor
Toplumda yaygın olan sosyal travmalardan biri, kişinin kendi olma özelliğine saygı gösterilmemesiydi. Fert eğer, güçlü değilse ve otorite açısından yeterlilik gösteremiyorsa o zaman kendisi olma hakkına sahip olamazdı.
Sayfa 136 - Ozan Yayınları 1.baskı
Ruhsuz İnsan
Morgda çalışan insanların neden genellikle ruhsuz bir görünüm içerisinde olduğunu daha iyi anlıyorum.Ruhsuz insanları sürekli görmelerinin kendilerini de ruhsuzlaştırdığını, son dönemde yaşadığım tecrübelerden daha iyi anlıyorum.
Sayfa 136 - Ozan Yayınları 1.baskı
4 parmakla Rabia İşareti Yapan Siyasal İslamcıların,12 Eylül Diskuru
Cezaevlerindeki kardeşlerim ve dostlarım ağır baskılar altındaydılar. Sadece bu kadarını biliyordum. Diyarbakır’ın buz gibi duran taş duvarlarının arkasında, militarist yöntemlerle neler yapıldığı konusunda net bir bilgi sahibi değildim. Sağcılarla solcuların bir arada tutulduğunu ve şiddetli fiziki işkencelerle onlara devletin “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, Ne Mutlu Türküm Diyene” türünden sloganlar öğretildiğini, Atatürk ilkelerini ezberlettiklerini duyuyordum. Gençliğinin en verimli zamanında ruhunu, bedenini ve bütün zamanını belli bir ideolojiye adamış ve teoriden pratiğe geçiş yapmış bilinçli insanların bu şekilde dönüştürülmesinin imkânsız olduğunu anlayamayanlar, en vahşi yöntemlerle gençleri sindirmenin yollarını arıyorlardı. Muhalefet, anında eziliyordu. Yurt dışına büyük siyasi göç vardı. Zulmün girdabında faili meçhul cinayetler, kayıplar artış gösteriyordu. Ülkenin düşünürlerinden büyük bir kısmı ya içerideydi, ya da yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı.
Sayfa 200 - 1. baskı - Ocak 2014
Zafere Giden Her Yol Mübah
Hayatı zehirleyen buhran, kaos ve şiddet girdabından kurtulduktan sonra, benzer şekilde sergilenen ruh hali sorundur.Ondan sonrasında içten pazarlıklar, bağnazlıklar, haksızlıklar, adaletsizlikler, ayrımcılıklar, kıskançlıklar ve otorite için feda edilen kutsallar, doğallıklar süreci başlar.Gizli hesapları olanlar egemenliğini sağlamlaştırmak için
Sayfa 112 - Ozan Yayınları 1.baskı
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.