Bir Sufi'nin Portresi
Muhyiddin İbn ArabiSözler ve Alıntılar
Zunnûn-ı Mısrî:
Kendimi ibadetlerden geri kalmış (battal), günahlarla kirlenmiş bir vaziyette hissediyorum. Bir hayal olarak hep ebrârın mertebelerini arzuluyorum. Fakat, hayırsız insanların yaptıklarını yapıyorum.
Zunnûn'u şöyle derken işittim:
"Ey insanlar! Şimdi dirilerin nasihat aldığı zamanlardır. Çünkü ölüler kör bir aymazlık içindedirler. Yarın, (ağızlanında dini kavramlar olduğu ve görünürde din olmasına karşın kalplerinde) din terkedilmiş bir halde garip kaldığında; yine yarın, (dincilerin bol olduğu ve kol gezdiği) gerçek dindarların da
Sayfa 208Kitabı okudu
"Nasıl şımarırım amelimle, günahlarım yoğunken! Nasıl şımarırım emelimle, âkibetim belli değilken!"
Sayfa 88Kitabı okudu
"Özgür insanların gönülleri, sırların mezarlarıdır"
Sayfa 34Kitabı okudu
Ey kardeşim! Sana nasihat edenlerin en hayırlısı; verdiği emirle seni yola koyan ve sana yolculuğa başlamanı söyleyendir. Sana, tatlı tatlı dâimâ; keşke, umarım; belki ve olacak laflarıyla konuşmayandır. Bu özellikleri kimde gördümse, o kişinin hüsran ve pişmanlığını arttırmıştır. Çünkü onlar keşkeleri azîmet gücüyle yendiler, ihmal ve aşırı ilgisizliği, kesin çözümlerle aştılar. Nitekim yol, sizlere apaçık bir biçimde belirmiştir. Yardımcı Olan, Yol Gösteren ve Yöneten ise yalnızca Allah'tır.
Sayfa 225Kitabı okudu
Zunnûn şöyle dedi:
"Cömertliğin hakikatı; cimriyi sana vermedi diye bir bahane bulup eleştirmemendir. Çünkü sen onu, az bir şeyden seni mahrum etti diye eleştiriyor ve (boşu boşuna) kendini onunla meşgul etmiş oluyorsun. Eğer bu durum senin gözünde önemsiz olsaydı, onu eleştirmekle meşgul olmazdın."
Sayfa 142Kitabı okudu
"Gerçek marifet yemeğinde saklı olan has unu çıkart. Içtihat ve gayret suyuyla hamur yap. Ateş yakıp üzerine tencere koyulmak için gerekli taşları dik. Ve katışıksız bir sevgiyle üstünü ört. Sonra zâhitlerin nefesinin ateşiyle Allah'ın kullarının badem ezmesi helvasını pişir. Ve onu inlemekle kurumuş olan otlarla tutuştur ki, tutuşturucusunun ateşi cimrilik kıvılcımlarını dışarı atsın. Sonra bu ateşi, sağlam ve kuru rıza odunuyla doldur. Vefakârlık havanıyla un haline getirilmiş ve ince yaşam arzusu kokusu (veya şiddetli aşk kokusu) katıştırılmış acı ve üzüntü bademini önceden hazırla. Sonra onu, sabırla geçirilmiş günlerle birlikte para keselerini dürer gibi katla. Onu, gece karanlığının ortasında uykusuzluk bıçaklarıyla ve uyuklamanın lezzetini reddederek kes. Ve onu ızdırap ve hıçkırık bardaklarına yerleştir. Bölünmelerin iniltilerinden yapılmış olan şekerleri onun üzerine serp. Sonra onu, kendini Allah'a teslim parmaklarıyla, kalblerde bulunan havâtırla münâcât ederek ye. İşte böyle bir durumda kalp sıkıntılardan kurtulur ve seven kişinin mutluluğu yerini her şeye hükmeden sevgiliye bırakır."
Sayfa 78Kitabı okudu