Nefsimin çemberinden çıkamadım ne çâre,
Bir fasit dairede durmadan boşa döndüm!
Çırpındıkça batmışım, günahın batağında
Nice yollar kat ettim, her vakit başa döndüm!
Bir kırık testi gibi sızdırmışım suyumu,
Tadı tuzu kalmamış yavan bir aşa döndüm...
Görmedim hiç gün yüzü, tatmadım hiç bir safâ
Baharı hiç görmemiş bir karlı kışa döndüm!..
Yakıp durdum bir ömür hicran ile özümü,
Kanatları kırılmış bir öksüz kuşa döndüm...
Gördüm de yâd ellerin çalgı çengi içinde
Oynayıp güldüğünü, çatılmış kaşa döndüm!
Yârini kaybeyleyip ağlayan âşıkların
Gözlerinden süzülen kıpkızıl yaşa döndüm!..
Otlar dahi yetişmez bir kabristan içinde,
Hiç yazısı olmayan bir yalnız taşa döndüm!..
A dost senin kelâmını bir kez olsun duyam diye
Padişahlar sohbetini bir kenara atmadım mı?
Kuş tüyünden yastıklara koyar iken başımı ben
Zincirine bağlanıp da eşiğinde yatmadım mı?
Çağıl çağıl ırmakları, pınarları terk edip de
Uzattığın ağuları şerbet diye tatmadım mı?
“Şu Ahmed’i kölem diye pazarımda satam!” dedin,
Her emrine boyun büküp, sözlerini tutmadım mı?