“Gerçeğin düşünü gördüğümüz zaman televizyon bizi uyandırıyor. Milyonlarca kişi için, sanırım savaş sadece bir televizyon yayını. Ama orada, cephede, gerçek insanlar hayatlarını veriyorlar.”
"Bir bahçede," dedi, "bitkilerin filizlendiği bir mevsim vardır. İlkbahar ve yaz vardır, ama sonbaharla kış da vardır. Ardından ilkbaharla yaz geri gelir. Kökler koparılmadığı sürece, her şey yolundadır, iyi olacak demektir."
"Gerçeğin düşünü gördüğümüz zaman televizyon bizi uyandırıyor. Milyonlarca kişi için, sanırım savaş sadece bir televizyon yayını. Ama orada, cephede, gerçek insanlar hayatlarını veriyorlar."
"Bir bahçede," dedi, "bitkilerin filizlendiği bir mevsim vardır. İlkbahar ve yaz vardır, ama sonbaharla kış da vardır. Ardından ilkbaharla yaz geri gelir. Kökler koparılmadığı sürece, her şey yolundadır, iyi olacak demektir.
Dünyaya çıplak geldiğimizi ve buradan çıplak gittiğimizi, hiçbir muhasebecinin hayat terazisini bizden yana eğecek yetenekte olmadığını unutan küçük adamlarla çevriliydim.
"Bir bahçede her şey büyür... ama önce hepsi solar; ağaçlar yeniden yaprak vermek, daha kalın, daha güçlü, daha yüksek olmak için eski yapraklarını dökmek zorundadır. Bazı ağaçlar kurur ama yeni sürgünler onların yerini alır. Bahçe çok bakım ister. Ama bahçenizi sevdiniz mi ne üzerinde çalışmaktan ne de beklemekten yakınırsınız. Dolayısıyla da mevsimi geldiğinde gereğinden emin olursunuz."
Yine de, bitkilerle insanlar birbirlerinden
ayrılıyorlardı. Hiç bir bitki kendisi hakkında
yargıya varmak, kendini düĢünmek yeteneğine sahip değildir; yüzünü tanıyabilmesini sağlayacak ayna yoktur; büyümesine engel olamaz ve bir bitki düşünüp düş göremiyecegine göre büyümesinin de anlamı yoktur.
“İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk kez karşılaştığımızda,” dedi, “ikimiz de üniformalıdık, aynı düşmana, ülkelerimizin tarih boyunca rastladığı en amansız düşmana karşı savaşıyorduk. Edebiyatta etkileri paylaşmak başka şey, dökülen kanı paylaşmak başka şey.”